- Bu Sevinçli , akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım . Bütün bu adamlar vakitlerini dertleşmekle , aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar . Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar önem veriyorlar . Bakış içe dönük , balık gözlü , kimsenin kendisiyle uğraşmadığı adamlardan biri aralarına karışmaya görsün , suratları hemen değişir :) !!! sayfa ;25
- "Sizi sürükleyen dalgadır, yaşam bu; ne yargılanabilir, ne anlaşılabilir, bırakın gitsin demekten başka yapacak bir şey yok."
- Kimi zaman hızlı , kimi zaman yavaş bir şeyler akıyor içimde ; dokunmuyorum , bırakıyorum gitsin. Sözcüklere bağlanamadığım için düşüncelerim çoğu zaman karma karışık. Belirsiz ve hoş şekiller halinde ortaya çıkıyor, sonra kayboluyorlar, hemen unutuyorum onları. sayfa ; 23
- Mably Kahvesinde gizli kapaklı şeyler , ruh halleri , anlatılmaz duygular istemiyorum artık. Ben ne papaz ( Rahibe :) ! ) ne de kızoğlankızım , iç hayatım diye tutturamam. sayfa ;27
- Cimrice acı çekiyor . Zevklerinde de böyle olmalı. Bu yeknesak sıkıntıdan , şarkıyı keser kesmez başlayan bu homurdanmalardan sıyrılmayı , doğru dürüst bir acı çektikten sonra , umutsuzluk içine gömülmeyi hiç istemez mi bu kadın ? Sanmam , elinden gelmez bu . Kör düğüm olmuş artık !! Sayda;29
- İkinci bir kere daha Lucien kendini saygıyla dolu hissetti kendine karsı. Ama bu kez, Guigard'ın gözlerine ihtiyaç yoktu: saygıdeğer gözüken kendi gözleriydi -etin, tiksintilerin ve hoslanmaların, alıskanlıkların ve mizaçların kabuklarını delip geçen kendi gözleri. Kendimi arıyordum orada, diye düsündü, kendimi bulamıyordum.
- Yedi yaşında, Pithiviers'de, dişçi olan Jules amcasının yanındayken, bekleme salonunda yalnız kalınca, kendini yok farz etmek oyununu oynardı: Bunun için, insanın yaşamayı durdurması gerekti, hani insan ağzına çok soğuk bir su alır da, yutmamak için, suyu bir anda boğazına yuvarlayıverecek olan o basit yutkunma hareketini yapmamak için hareketsiz bir güç sarfeder, işte onun gibi. Bir gün beynini tamamen boşaltmayı başardı. Ama bu boşluk da gene bir duygu, bir tattı. Ahmakça bir şeydi aslında.
- "Benim haklarım var. Haklar! Üçgenler ve daireler cinsinden bir şey; öylesine mükemmeldi ki var değildi, pergellerle boşu boşuna binlerce yuvarlak çizilmişti. Bir tek daire çıkmıyordu ortaya. Haklar, varlığın dışında, matematik doğrular, dinsel dogmalar gibiydi."
- Bir suç, onu işleyenin yaşamını ikiye böler. İnsanın geri dönmeyi istediği zamanlar vardır mutlaka, ama orada, sizin ardınızda, yolunuzu keser bu parıldayan maden.
- Düne kadar zamanın akıp geçişine duyarlıyken, tüm evrenimden örümcek ağı gibi yayılmışken şimdi tasalarımı gerçek yaşamım ölçeğinde genişletemediğimden sefilce dertop olmuşum, tutumlu hatta pinti olmuşum; artık ne Paris'le uğraşıyorum ne gelecekteki yaşamla ne de mensup olduğum topluluğun geleceğiyle. Işığı kısık yaşıyorum; daralmış bir evrenin içinde bir zavallıyım; büsbütün batmamak için hem hafif hem asık suratlı bir istenç besliyorum.