- Düşüncem, ben demek. İşte kendimi bu yüzden durduramıyorum. Varım çünkü, düşünüyorum. Kin ve varolmanın verdiği tiksinti, bunlar kendimi var etmem ve varoluşun içine gömülmem için bir yöntem. Arkamda bir baş dönmesi gibi düşünceler doğuyor, hissediyorum. Kendimi bıraksam, şuraya karşıya, gözlerinin önüne gelecekler. Ve ben de sürekli bırakıyorum kendimi. Düşünce büyüyor, uçsuz bucaksız bir hal alıyor. Her yanımı dolduruyor. Varlığımı yeniliyor.
- Dört gün sonra Anny'yi göreceğim. Şimdilik tek yaşama sebebim bu işte. Peki sonra? Anny benden ayrıldığında? Gizli gizli neler umduğumu biliyorum. Benden hiç ayrılmayacağını umuyorum. Oysa Anny'nin benim önümde yaşlanmayı hiçbir zaman kabul etmeyeceğini iyice bilmem gerekiyor. Güçsüz ve yalnızım. Ona ihtiyacım var. Güçlü halimle görmek isterdim onuç Anny, yıkılmış kimselere hiç acımaz.
- ''Ben hiçbir şey değilim, hiçbir şeyim yok benim. Işık kadar dünyaya bağlı, onun kadar ayrılması zor bir varlık: Ama sürülmüş; taşların ve suyun yüzeyinde kayan ışık gibi yalnız ve sürülmüş, ne var ki, beni hiçbir şey, asla bir yerlere getirip bırakmıyor ya da kum gibi yığmıyor bir sahile. Dünyanın dışında, geçmişin dışında, benim dışımda; özgürlük bir sürgündür ve ben özgür olmaya mahkumum.''
- ''Laflar karyolanın altına yuvarlandı, beş yıl boyunca onların orada kümelenip yığılmasına göz yumdum; karyolayı çekiverseler, hepsini orada bulacaklar, vatan, onur, ahlak, aile, hepsi toz içinde, tekini bile kendi faydam uğruna bozmadım, baştan çıkarmadım, tekini bile.''
- ''Bana kalırsa biz çoktan öldük. Artık işe yarar olmaktan çıktığımız o anda. Şimdi elimizde kalan aslında başlamadan bitmiş bir yaşamın son kırıntısı, tüketilecek bir kaç saat. Zamanı öldürmekten ve yanındakilerle gevezelik yapmaktan başka yapacağın bir şey yok artık. Boş ver, dinlen. Biz artık hesapta yokuz, önemsiz ölüleriz.''
- ''Şimdi dönem, canilerin dönemi. Ama ben, kurbanlar arasında olmayı arzuluyorum.''
- Bütün bu insanlar birbirlerine açılmakla, aynı fikirde olmanın verdiği mutluluğu bölüşmekle geçiriyorlar zamanlarını. Anlamıyorum Tanrım, hepsi birden aynı şeyleri düşünmeye neden bu denli önem veriyorlar..
- ''Savaşı bir hastalık gibi kabulleniyorlar. Savaş bir hastalık değildir. Savaş, katlanılmaz bir felakettir, çünkü insana insan eliyle gelir.''
- ''Çok genç, çocuk denecek kadar genç oğlanlar, onlar yaşamın kavgadan ibaret olduğunu sanırlar o çağda, onlar bunu kitaplarda okumuşlardır, romanlarda ve kahvelerde dövüşürler. Bu bir dövüş değildir gerçekte, bir bataklıktır, bir hareket yapınca, batar, gömülür insan, ama başlangıçta fark edilmez, ilk yıllar çok çırpınır, debelenir, bu yüzden de çok çabuk iner aşağı, iner, indikçe batar; ben de yaptım bunu, ben de yaptım, şimdi ihtiyarım artık, kımıldayamıyorum, kollarım bedenime yapışık, uslu uslu oturuyorum, benim yaşımda insan artık batmaz, gömülmez.''
- "Özgürlüğe gelince; onu da çok düşünmeye gelmezdi, çünkü o zaman insan özgürlüğünü kaybederdi."