- "Bütün yaptığım sözcükler üzerinde düşler kurmak." (s.51)
- Ve ben, (yumuşak, güçsüz, müstechen, sindirim yapıp duran, kara düşüncelerle salınan) ben de fazlalıktım. İyi ki hissetmiyordum bunu, daha çok anlıyordum. Ama içim rahat değildi, hissetmekten korkuyordum. (Hâlâ korkuyorum, şimdi, beni ardımdan yakalayıp bir deprem dalgası gibi havaya kaldırmasından korkuyorum.) Şu gereksiz varoluşlardan hiç olmazsa birini ortadan kaldırmak için, canıma kıymayı düşünür gibi oluyordum. Ama ölümüm bile fazlalık olacaktı. Cesedim de; şu güleç bahçenin dibinde, çınar ağaçlarının arasında, şu çakıl taşlarının üzerinde, kanım da fazlalık olacak; en sonunda temizlenmiş, kabuğu çıkarılmış, dişler gibi temiz ve ak pak kemiklerim bile fazlalık olarak kalacaktı. Her zaman için fazlalıktım ben.
- Dünya hergün aynı yüzle ortaya çıkıyorsa bunun nedeni tembelliktir sanırım
- Bir yolculuğa çıkabilseydim, döndüğümde ne kadar değiştiğimi anlamak için yola çıkmadan önce, kişiliğimin en ince ayrıntılarını not ederdim. Bazı gezginlerin, yolculuktan döndükten sonra, yakınları tarafından tanınmayacak kadar, hem ruhça hem de vücutça değişmiş olduklarını okumuştum.
- Her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar. Her ana, bütün varlığımla sarılırım. Onun yerine başkasının konulamayacağını, onun başkasına benzemediğini bilirim. Ama onu yitip gitmekten alıkoymak için bir şey de yapamam.
- Gövde bir kere yaşamaya başlayınca, bu işe kendi kendine devam edip gider. Ama düşünce öyle değil. Düşünceyi ben sürdürür, ben geliştiririm.
- Genç kadın, 'Biliyor musunuz, onun yaptığı, fırsatı kaçırmamaktan başka şey değil,' diyor. 'İsteseydim, ben de böyle yüzlerce fırsat bulurdum. Ama beklemeyi tercih ettim.'
Delikanlı tatlı bir şekilde, 'Haklısınız, beni beklemekle doğru davrandınız,' diyor. - İnsan yalnız yaşadığı zaman anlatmanın ne demek olduğunu bilemez. Aniden konuşan ve çekip giden insanlar ortaya çıkar. Başı sonu olmayan hikayelere dalarlar. Ne dediğini, ne olup bittiğini tekrar sorsanız bir daha aynı şeyleri söylemezler.
- Ara sıra sorarım kendi kendime. Bu tekdüze acıdan, şarkıyı bırakır bırakmaz başlayan bu homurdanmalarından, kurtulmak istemez mi acep, hüznüne şöyle esaslıca gömülmek, umutsuzluğa dalıp boğulmak dilemez mi bu kadın? Sanırım elinden gelmez. Derdiyle kördüğüm olmuş.
- Onlar bambaşka yaşıyor onlar. Babalarından kalma eşyalar, armağanlar ortaında yaşıyorlar. Şişe, kumaş, eski giysi, gazete dolu dolapları varç Her şeylerini saklamışlar. Geçmiş bu insanların lüksü olsa gerek.
Ya ben kendi geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmiş cebe konmaz ki. bunu yerleştirecek bir evin olması gerekir. Benimse sadece bedenim var. Bedeniyle yalnız olan bu insan, anıları durduramaz, üzerinden aşıp gider onlar. Acı çekmemeliyim. Sadece özgür olmak istedim.