- - Peki, ne olmuş sanki? Bu neyi gösterir? Sîzler yaşantınızı boşa harcamışsınız.
Bunun üzerine ölüler hep bir ağızdan yanıt verdiler:
- Siz de. Elbette yaşantımızı hoşa harcadık. Bunu her kes yapar.
Odaya girdiğinden beri ağzını açmamış olan ihtiyar atıldı, sesi bütün patırtıyı bastırdı:
- Madem ki ölüyoruz, ziyan olacak yaşantımız, elbette boşa harcanacak. - - Tabii, burada her şey herkese vızgeliyor. Ama bana gelmiyor, anlıyor musunuz, bana vızgelmiyor.
- Bir şey, sona ermek için başlamıştır. Serüven uzamaya gelmez, ona anlam veren ölümüdür yalnız. Bu ölüme, belki benim de sonum olan bu ölüme sürüklenirim. Geriye dönmek elimden gelmez. Her an, ardından geleni getirmek için ortaya çıkar. Her ana, bütün varlığımla sarılırım. Onun yerine başkasının konulamayacağını, onun başkasına benzemediğini bilirim. Ama onu yitip gitmekten alıkoymak için bir şey de yapamam.
- Yalnızım. Yalnız ve özgür. Ama bu özgürlü ölüme benziyor biraz.
Şimdinin içine fırlatılmış, orada bırakılmışım.
Hayatımla ilgili olarak bildiğim her şeyi kitaplardan öğrendim gibime geliyor.
Bütün yaptığım sözcükler üzerine düşler kurmak zaten. - "Özgürlüğü sınırlayanlar arasında, verdiğimiz sözler de var, tasarladıklarımız da. Sınır yoksa özgürlüğün anlamı ne?"
- En bayağı olayın bir serüven haline girmesi için, onu anlatmaya koyulmamız gerekir ve yeter. İnsanları aldatan da bu zaten. Kişioğlu hikayecilikten kurtulamaz, kendi hikayeleri ve başkalarının hikayeleri arasında yaşar. Başına gelen her şeyi hikayelerin içinden görür. Hayatını, sanki anlatıyormuş gibi yaşamaya çalışır.
- Sanatsal yaratışın öğeleri için geçerli olan, bu öğelerin bir araya gelişi içinde geçerlidir. Ressam önündeki beze birtakım imler çizmek istemez, bir şey yaratmak ister.
- Ressam dilsizdir: Size bir gecekondu sunar hepsi bu; orada dilediğinizi görmek elinizdedir.
- Yazar imlerle uğraşır. Bir ayrım yapmak gerekirse, imlerin egemen olduğu yer düz yazıdır; şiir, resmin, yontunun, müziğin yanındadır.
- Düz yazı sanatı söz üzerine kurulmuştur, kullandığı gereç ister istemez imlemlidir., bir şey anlatır. Yani sözcükler öncelikle birer nesne değil, nesnelerin belirtilmesidir. Burada sorun, sözcüklerin kendi başına hoşa gidici ya da gitmeyici oluşları değil, dünyadaki nesnelerden birini ya da bir kavramı doğrulukla belirtip belirtmediklerini, gösterip göstermedikleridir.