- Her şeyden önce, üç ay içinde 1747 kedi ve köpeğin öldürülmesidir (24 Temmuz 1987 Bursa da ki kedi ve köpeklerın fırınlarda yakıldığı olay) Yani evcilleştirilmiş hayvanların...Yani bizlerin, insanların, işimize yaraması için, binlerce yıl önce yolunu bulup, avından, kırından, dağından kopardığımız, kendimize alıştırdığımız, öğürleştirdikçe de canını da biz vermişiz gibi davranmaya kalkıştığımız hayvanların öldürülmesidir. (syf 57)
- '' Vicdan '' sorunu can denen şeye saygı duyulmasıyla ortaya çıkabilir. ( Elbette, kendi canımızdan değil, başkalarının canından söz ediyoruz burada) Sevgi ise, ısmarlama olmaz; yaşayarak öğretilecek/öğrenilecek bir şeydir sevgi. (syf 59)
- Ben insanım, herhangi bir hayvanı istediğim gibi, istediğim zaman öldürebilirim, herhangi bir bitkiyi koparır, kökünü sökerim demek, tehlikeli bir yanılsamadır, kötü bir yanılgıdır. (Syf 60)
- Öldüren, elindeki güce yaslanarak, karşı koyabilecek, kendini koruyabilecek durumda olmayan, hesap soracak hali bulunmayan birtakım can sahiplerini, üstelik, kötü diye niteleyerek yapılan işi haklı göstermek, bu öldürenlere acımaya kalkabilecek olanları acımaktan vazgeçirmek, hatta toplum için iyilik olacak bir işe itiraz ettiklerinden ötürü onları güç duruma düşürmek gibi bir art niyeti işe katarak öldürmektir. (syf 61)
- Fırın da silah, kalem de silah (syf 63)
- Hayvanlarımız konuğumuz değil. Yaşam ortağımız. '' köle '' hiç değil. (syf 70)
- Besleriz, en ufak bir beklentimiz yerine gelmediğinde de '' nankör '' deriz ona. (syf 71)
- Ortak bir '' dilimiz '' olabilir; o dili kurabiliriz. Ancak, buda, uzun bir süre gerektirir. ( Kedinin ''anne!'' demesi gerekmez bu ortak dilin kurulması için) (syf 72)
- insan ellerinin de başka bir anlamı yoktur toprağın altındaki köklere öykünmekten.
- İyi kitabın kokusu değişik değildir. İyi kitabı da, kötü kitabı da size başka bir kitap öğretecektir.