- Ölüler, içinden soğumaya başlar galiba.
- Yük olmanın acısı, yapayalnız yaşamaktan kötü mü değil mi, bilemiyorum...
- İnsan soyuna soyuna deriye varır, onura, öz saygısına varır. Bunları yüzmek, koparıp atmak, güçtür ya, soyunmayı yürekten benimsemiş kişi, sırası geldiğinde, bu son adımı atmayı değer bellediğinde, ölmesini bilir. Ne ki, bir tek kez yapılabilecek bu işi, böyle bir eylemin değerini anlayacak kişiler karşısında yapmak ister. Yanılır da, sırası geldi diyerek, olmayacak bir yerde girişirseniz bu işe, acı bir masal olur çıkarsınız.
- Beni söylenmemiş bir sevgide boğabilirsin.
- İmrendiği vişneyi ağzına atan çocuk da buna benzer bir sevinç duyardı eskiden. Hemen ardından, vişneyi, beklediğinden de ekşi, umduğundan da buruk olduğu için, tükürüp atsa bile.
- Kişinin hastalıklarla uğraşması, dışarıdan sızmış bir düşmana kafa tutmasıdır. Yüreğin bozulması ise, kişiyi kendiyle karşı karşıya getiriyor olsa gerek. Kişi yenmeye değil, aşmaya bakar o engeli, yaşamak için. Hayvanın direnişiyle insanın direnişi özdeşleşiyor o zaman. Yürek böyle bir savaştayken çıkrık olmağı kabul etmek iç karartısı, yüz kızartıcı bir şey.
- Garip değil mi yaşamımızı nasıl kurduğumuz? Bir iplik parçası, bir çivi, bir mantar, bir kağıt, bir paçavra, biraz toz, birkaç hiç... Bir araya gelir bunlar, adı "bir yaşam" olur.
- Nicedir sisin içinde yürüyorum. Düşüncelerimin bu yola girmiş olması boşuna değil. Sis demek, biliyorum, doruğa yaklaşmakta olmak demek.
- Ama yaklaşmanın değeri de azalır gibi olmuyor mu gönlümde? Yola çıkmamı bırakalım bir yana, tepeye tırmanmaya başladığım sırada bile, yapacağım işin ululuğu doldurmaktaydı içimi. Oysa şimdi, çıkışımı bitirmek üzereyim, doruğa yaklaşmaktayım, ama beni ayakta tutan, yürüten, ilerleten, doruğa varma düşüncesi değil artık. Belki de, varacağı yere yaklaştığını, vardığını bilmenin verdiği bir gurur duygusuyla öyle oluyor kişi. Herkesin üstüne bir yere ulaşmış durumdayım. Çok çok, sisten doruğa varmak, başımı sağa sola çevirmekle yetinip her şeyi, her şeyin geçmişini geleceğini görmek var bundan sonra, daha yukarıda, biraz daha yukarıda. Son olacak yukarıda. Görüp ne olacak, demez mi kişi? Kime anlatacak gördüklerini aşağı inmeden? Aşağı inmekse, galiba olanaksız. Kitaplar çıkanı yazmış bugüne dek, tek tük de olsa. Ama inmeden söz edilmiyor hiçbir yerde. Edindiği bilgiyi aşağıya ileten, varsa, bilinmiyor. Kaldı ki, oraya varan, vardıktan sonra güç iner...
- Aradığımın "mutluluk" olmadığını, olamayacağını anladım geçen yıllar içerisinde; mutluluğun tanımı nasıl yapılırsa yapılsın...