- Deney satarak geçinenleri bilirim. Hayatlarını sersemlik ve dalgınlık içinde geçirip durmuşlardır. Sabırsızlanıp evlenmişler, rasgele çocuk yapmışlar, öteki insanlarla kahvelerde, evlenme törenlerinde, cenazelerde karşılaşmışlardır. Ara sıra, kargaşaya kapılıp başlarına ne geldiğini anlamadan debelenip durmuşlardır. Çevrelerinde olup biten her şey, onların görüş alanının dışında başlamış ve sona ermiştir. Upuzun kara biçimler, uzaklardan gelen olaylar yanlarından geçip gitmiş, onlara bakmak istedikleri an, her şey çoktan sona ermiştir. Kırk yaşına gelince o minicik inatçılıklarını ve birkaç atasözünü deney diye adlandırmışlardır. Para atılınca bir şeyler veren makinelere dönmüşlerdir. Sol deliğe bir beşlik atınca, yaldızlı kağıda sarılı kıssalar; sağdakine bir beşlik atınca, dişlere yumuşacak karamelalar gibi yapışan değerli öğütler alırsınız.
- Hayat, onlar için düşünmek sorumluluğunu üzerine alır mı?
- Pipomu yakmak istedim, ama kibrit çıtırtısıyla onların dikkatini çekmenin hoş olmayacağını düşündüm.
- Dünya, dertop olarak, soluğunu tutarak bekliyordu.
- Bakışı çok acayip; görmek için değil bu bakış, ruhça anlaşmayı sağlamak için.
- Hayatımı şu biçimde harcadım ve şimdi adamakıllı mutluyum diyen bir kimseyi nasıl olur da kabahatli bulabiliriz?
- İnsanın, başkalarından, onları sevdiğinden daha çok nefret edemeyeceğini sanırım.
- Bir papaz, dua kitabını okuyarak ağır ağır ilerliyor. Ara sıra başını kaldırıp denize beğenerek bakıyor. Deniz de bir dua kitabıdır. Tanrı'dan söz eder.
- Gerçek deniz soğuk ve karadır, içinde hayvanlar kaynaşır, insanları aldatmak için yapılmış şu incecik yeşil zarın altında sürünerek ilerler.
- Ölümlerini, bir iç zorunluluk gibi kendilerinde sevinçle taşıyan yalnız melodilerdir.