- Gördüğü saygı ve sevginin nedenini kavramak için uzun boylu düşünmek gerekmiyordu. Her şeyi anladığı, her şey kendisine açıklanabildiğini için seviliyordu.
- Çıkmak, herhangi bir yere gitmek istiyorum. Gerçekten kendi yerimi bulacağım, içine yerleşeceğim bir yere... Ama benim yerim diye bir şey yok; ben fazlalığım.
- Orada oturan iki insanı sevmediğinizi gördünüz mü şimdi? Sokakta görseniz tanımazdınız onları. Çünkü onlar, sizin için birer simge sadece. Şu anda duygulanışınızın nedeni onlar değil. Siz insanın gençliğine, erkeğin ve kadının aşkına, insan sesine duygulanıyordunuz.
- Yalnızdım, ama bir kente yürüyen ordu gibiydim.
- Kendimi bırakmak, unutmak, uyumak istiyorum. Ama yapamıyorum bunu; boğuluyorum: Varoluş her tarafımdan, gözlerimden, burnumdan, ağzımdan içeri dalıyor.
- İnsanlar. İnsanları sevmek gerek. İnsanlar hayranlık duyulacak yaratıklardır. Kusmak istiyorum... ve birden tamam işte. Bulantı.
- Benim bildiğim, nesnelerin insana dokunmaması gerekir. Çünkü canlı değillerdir. Aralarında yaşar, onları kullanır, sonra yerlerine koruz. Onlar sadece yararlıdırlar. Oysa bana dokunuyorlar. Çekilmez bir durum bu. Onlarla bağlantı kurmak korkutuyor beni. Sanki hepsi birer canlı hayvan.
- Varoluş özden önce gelir. Nesne, ancak özüne uyduğunda var olur.
- Tanrı pahalı ve yararsız bir varsayımdır.
- Varoluş, insanın sıyrılamadığı bir doluluktur.