- Varoluşçuluk ise tam tersini öne sürer bunun: insanda -ama yalnız insanda- varoluş özden önce gelir. İnsan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendi yaratır. Nasıl mı? Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirlenme yolu hiç kapanmaz, her zaman açıktır.
- "Özgürüm: Hiçbir yaşama nedeni kalmadı artık bana; denediğim bütün nedenler beni bıraktı; başkalarını da tasarlamıyorum. Daha genç sayılırım, yeniden başlamaya yetecek gücüm var. Ama nereden başlamalı? En şiddetli korkulara, bulantılara düştüğümde beni kurtarır diye Anny?e ne kadar güvenmiş olduğumu ancak şimdi anlıyorum. Geçmişim öldü, Bay de Rollebon öldü, Anny sadece bütün umutlarımı kırmak için geri geldi. Bahçeler boyunca uzanan şu beyaz sokakta yalnızım. Yalnız ve özgür. Ama bu özgürlük ölüme benziyor biraz.?
- "Yalnızdım, ama bir kente yürüyen ordu gibiydim."
- "insancılık ve liberalizm 'insancılık' ne yazık ki, felsefe akımlarını, hem de yalnızca ikisini değil, üçünü dördünü beşini altısını birden açıklayan çok önemli bir terim kılıgına burundu bugun. sonunda kendini klasik uscu olarak gösteren kimi marxçılar dahi gecen yuzyıldan kalma liberal dusuncelerden ustelik gunumuzedeki bunalımla iyice pörsümüş bir liberalizmden cıkma bir anlayış içerisinde insancı kesildiler."
- Beni konuşturan, ilerleme dürtüm ve dün neysem şimdi kendimi ondan ayrı tutmam alışkanlığımdı. Ne zaman birisi bende bir devamlılık, süreklilik fark etse, tedirginlikle bocalarım.
- İnsan sözünü tutmaması olasılığı bulunduğunu duyumsadığında yemin eder. Yemin, umutsuzluğun itirafıdır.
- "Şöyle yazdım," dedi Lulu, gururla: "Mercimek ateşin üstünde, yemeği ye ve gazı kapat. Buzdolabında jambon var. Benden bu kadar, ben gidiyorum. Hoşça kal." Özel Yaşam adlı öyküden..
- Zayıftan yana ve güçlüye karşı olup da kendimi güçlüden daha güçlü duyma yolunda o anlaşılmaz ve burnu havada isteğim var.
- Ben içi dışı bir biri değilim. Ne hissediyorsam onu daha hissetmeden önce onu hissedeceğimi biliyorum. Ve o zaman artık -hissettiğim şeyi tanımlamakla, düşünmekle uğraştığım için- onun yarısını hissediyorum.
- Ben içi dışı bir biri değilim. Ne hissediyorsam onu daha hissetmeden önce onu hissedeceğimi biliyorum. Ve o zaman artık -hissettiğim şeyi tanımlamakla, düşünmekle uğraştığım için- onun yarısını hissediyorum. Aceleyle hissediyorum ve sözcükleri geliştiriyorum. İnsanların hissettiği her şeyi söylemeseler de bilebilir, açıklayabilir ve kağıda dökebilirim. Fakat hissedemem. Duyarlı bir insan gibi görünürüm, halbuki çölüm ben.