- Yılgınım uykudan, gizli bir dehşetle çevrili, Nereye götürdüğü bilinmez bir çukur gibi...
- Ölüm, ey koca kaptan, yelken açalım artık! Sıkıldık bu ülkeden. Ölüm tutalım yolu! Gök, deniz varsın olsun katran gibi karanlık. Yüreklerimiz, bilirsin, ışıklarla dolu!
- Herkesin nazladığı, hoş görünmek istediği, kendi gibi ufak tefek, kendi gibi dişsiz, saçsız tatlı çocuğa bakınca yüreği sevgiyle doldu buruşuk, yaşlı kadının. Gülücükler, mimiklerle eğlendirmek için yaklaştı. Tiridi çıkmış zavallı kadıncağız okşamaya başlayınca çocuk dehşete kapılıp çığlıklarıyla doldurdu evi. Kadıncağız o zaman ebedi yalnızlığına yeniden çekildi, bir köşede ağlıyor ve söyleniyordu: "Bizler, zavallı yaşlı kadınlar, kimseye zevk vermez olmuşuz artık, masum yavruları bile severken ürkütüyoruz!"
- Nesnelerin evrensel coşkusunu dile getirecek tek ses yok; sular bile uykuya dalmış gibi. İnsanların ayinine benzemeyen sessiz bir ayin var burada.
- Ölüm, ey koca kaptan, yelken acalim artık! Sıkıldık bu ülkeden artık. Ölüm tutalım yolu! Gök, deniz varsın olsun katran gibi karanlık. Yüreklerimiz, bilirsin, ışıklarla dolu!