- Tanrı var olmasaydı din yine kutsal ve tanrısal olurdu. Tanrı, tanrılığını sürdürmek için var olmasına bile gerek olmayan tek varlıktır.
- Evrensel bir dehşet ve tiksinti uyandırdığım zaman, işte o zaman yalnızlığı ele geçirmiş olacağım.
- Derisi kaplumbağa kabuğu gibi kalın insanlar vardır, aşağılama bir zevk olmaktan çıkar onların karşısında.
- Bir de ancak kalabalık içinde eğlenebilen insanlar vardır. Gerçek kahraman tek başına eğlenir.
- Kilise, aşkı ortadan kaldıramadığı için, hiç olmazsa temizleyip arıtmak istedi onu, evliliği buldu.
- Aşkın en kötü yanı, ortak gerektiren bir suç olması.
- İnsanın soylulukla sevme gereksinimi diye adlandırdığı işte yalnızlıktan duyduğu bu korkudur, başka bir bedende ben'ini unutma gereksinimidir.
- Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken Zamanın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle..? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun...
- -Söyle, anlaşılmaz adam; kimi seversin en çok anneni mi,babanı mı,bacını mı yoksa kardeşini mi? -Ne annem, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim. -Dostlarını mı? -Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız. -Yurdunu mu? -Hangi enlemdedir, bilmem. -Güzelliği mi? -Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz. -Altını mı? -Siz Tanrı'ya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim. -Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı? -Bulutları severim... İşte şu... Şu geçip giden bulutları... Eşsiz bulutları!
- ?Yalnızlığını kalabalıkla doldurmasını bilmeyen kişi telaşlı bir kalabalık içinde yalnız olmasını da bilemez...?