- Bir ben kederliydim, olmayacak gibi kederli.
- Dışarıdan, açık bir pencereden içeriye bakan kişi, kapalı bir pencereye bakanın gördüğü kadarını göremez hiçbir zaman.
- Yaşamama, var olduğumu ve ne olduğumu duymama yardım ettikten sonra, dışımdaki gerçeğin ne olup ne olmadığı vız gelir bana.
- Kimi kadınlar vardır, yenme ve tatlarını çıkarma isteği verirler insana; oysa bu, bakışlarının altında ağır ağır ölme isteği veriyor.
- Ölümden başka her şeyin nasıl hiç olduğunu bilseydiniz, böylesine yorulmazdınız, çalışkan canlılar.
- Bu yaşam, her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir.
- Bana özgüdür mutlu anlarını çağırmak,
Yaşarım geçmişimi kıvrılıp dizlerinde. - Ey Acı'm, sakin ol, ve artık rahat dur.
Akşam olsun diyordun; bak, oldu işte :
Kimine gam getirip kimine huzur,
Kent bürünüyor karanlık bir örtüye. - Bir söz vardır: "En korkunç acılar, sessiz çekilen acılardır."
- Hep esrik (sarhoş) olmalı insan. Tüm sorun burda; tek sorun budur. Zamanın, omuzlarınızı çökerten ve sizi yere eğilmeye zorlayan o korkunç ağırlığını duymamak için, sürekli esrik olmanız gerek. Neyle? İster şarapla, ister şiirle, ister erdemle, bu sizin bileceğiniz iş ama kendinizden geçin. Örneğin kimi zaman bir sarayın merdivenlerinde, bir kuytunun yeşil otlarında, ya da odanızda, insanın içini karartan o yalnızlık içinde uyanmışsanız, rüzgâra, dalgaya, yıldıza, kuşa, duvar saatine, kaçan her şeye, uğuldayan ve ses çıkaran her şeye, yuvarlanan ve şakıyan her şeye saatin kaç olduğunu sorun. Alacağınız yanıt hep şu olacak: "Saat esrik olma saati! Zamanın o kurban kölelerinden olmamak için, içip kendinizden geçin; sürekli kendinizden geçin! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, canınızın istediği bir şeyle."