- Bütün boş düşler gibi,büyünün bozulması ile gerçeği birbirine karıştırdım.
- Yalnız gözleri olmak yetmez,onlardan yararlanmayı da öğrenmeli insan.
- Gizli kalmakla,gerçek oldum.
- Ne yazık ki sezgiler doğuşlarından daha büyük bir hızla sönüyorlardı.
- Kayıp geçin,ölümlüler,sıkı basmayın.
- Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapmayacağımı biliyorum.
- Şimdi kimse için hiç bir şey düşündüğüm yok. Sözcük aramak gibi endişem bile kalmadı. Sözcükleri, şöyle ya da böyle belirlediğim yok, bırakıveriyorum ağzımdan, az çok çabuk, kendiliklerinden çıkıyorlar. Çok zaman, sözcüklerden yoksun oldukları için düşüncelerim de sisli. Garip ve eğlenceli biçimlere bürünüp yitip gidiyorlar; hemen unutuyorum bu düşünceleri.
- Dostluk, birisi hakkında hüküm vermek değildir. Dostluk, inanmaktır.
- Bu sevinçli, akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım. Bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduğunu anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar.
- Böylece çağdaş insan bilinci ıkı uç arasında bulunuyor. İnsanın kişiliğine, özgürlüğüne, haklarına saygıyı her şeyin üstünde tutanlar, insanları yaşama koşullarının, sınıf beraberliğinin dışında, ayrı ayrı varlıklar olarak görmek istiyorlar. İnsanı ekonomi, teknik ve tarih içinde kolektif bir varlık olarak görenler de sentezci görüşe gidiyor ve grubun dışında insan görmüyorlar. Bireyi düşünenler liberalizm'e, sınıfı düşünenler de toptancı bir devlet düzenine gitmek zorunda kalıyorlar. Zamanımızın sıkıntısı şundan geliyor ki, kimse bu ilkelerin son kertesine varmasını istemiyor: iyi niyetli demokratlar sentezci görüşten, sosyalistler de çözümcü görüşten büsbütün ayrılamıyorlar.