- Yaşamak için can atıyordu. Bu istekle aklı başından gitmişti sanki; var olmak, içindeki canlılığı ortaya koyabilmek için kör bir bilinçle canını dişine takıyordu, çünkü hareket etmek demek var olmak demekti.
- Hiç bir yere de kök salmamıştı. Arkadaşlarını memnun edecek kadar uymuş, fakat kendini memnun edecek kadar uymamıştı. Hep bir huzursuzluk duygusunun kendini rahatsız ettiğini hissetmiş ve bütün hayatınca kitapları, sanatı ve aşkı bulana kadar, ötelerden bir şeyin çağrışını duymuştu
- ...Aşk dünyaya insanın konuşmaya başlamasından çok daha önce gelmiş ve bu ilk döneminde geliştirdiği usul ve araçları hiçbir zaman unutmamıştı. İşte Martin,Ruth'a olan aşkını,bu eski ve ilkel usullerle gösterdi. Başlangıçta böle yaptığının farkında değildi ama sonradan sezdi. Elinin teması,ağzından çıkacak herhangi bir sözcükten daha etkili oluyordu...
- Bu dünyada yapılacak, öğrenilecek o kadar çok şey var ki, yedi saat uyuyunca kendimi suçlu hissediyorum.
- Et ve kandan yapılmış tanrının malı olabilmek için özgürlüğünü feda etmişti. Yiyecek, ateş, korunma ve dostluk tanrıdan elde ettiği şeylerden bazılarıydı. Bunun karşılığında tanrının malını ve vücudunu korudu, onun için çalıştı ve ona boyun eğdi. Bir tanrıya sahip olmak, ona hizmet etmek demekti. Beyaz Diş'in görevi buydu. Korktuğu için hizmet ediyordu, sevdiği için değil. Sevginin ne olduğunu bile bilmiyordu o. İnsana olan bağlılığı özgürlük aşkından, türüne ve soyuna karşı olan sevgiden de büyük, varoluşun bir kanunu gibi geliyordu ona.
- Kuşkusuz, hiçbir hayat öyküsü, öykü anlatıcısının son anı gelmeden bitirilemez...
- "Her şey ölümlüdür; Doğan herkes ölmelidir, ölünce artık dinlenebileceği için mutludur...."
- "Olan şey sadece doğru değil,aynı zamanda mümkün olanın en iyisidir.Bir şeyin var olması,varlığını sürdürecek kadar güçlü olduğunun göstergesidir.Vasat insan şuursuzca inanır ki var olan durum,sadece mevcut koşullar için değil,bütün koşullar için geçerlidir." Sayfa:307
- İnsanlar en iyisinin, en doğrusunun kendi renk, inanç ve siyasetleri olduğuna, dünyanın başka yerlerinde yaşayanların daha talihsizce konumlanmış bulunduklarına inanırdı; Ruth da bu dar kafa yapısına sahipti. Eski zamanlarda Yahudilerin kadın olarak doğmadıklarına şükretmesinin; modern zamanlarda misyonerlerin, insanların inancını değiştirmek için dünyanın diğer ucuna gitmesinin sebebi, bu dar kafalılıktı. Yine aynı sebeple Ruth, farklı bir hayattan gelen bu adamı, kendi hayatındaki insanlara benzer kılmak için uğraşıyordu.
- "Kimsenin yemeğe davet etmediği açlık günleri geldi aklına. Asıl yemeğe o zaman ihtiyacı vardı, asıl o zaman midesine bir şey gitmediği için zafiyet geçirmiş, halsiz kalmış ve düpedüz açlık nedeniyle kilo kaybetmişti. Yaşadığı açmaz buydu. Asıl yemeğe ihtiyacı varken kimse onu davet etmemişti ama şimdi binlerce yemek satın alabilecek durumdayken ve tersine iştahı giderek azalırken sağdan soldan peş peşe yemek davetleri yağıyordu. Neden? Ona kalırsa, en ufak bir hakkaniyet yoktu bu işte... Martin değişmemişti. Eskisine göre hiç de daha marifetli değildi. Elinden çıkmış olan bütün iş, daha önceden yazılmış olan eserlerden ibaretti." Syf:440