- ''Yaşadığı günlerden daha yaşlıydı buck. başında çok olay geçmişti. geçmişi, yaşadığı güne ekliyor ve sonsuzluk buck'ın yüreğinde çarpıyordu.''
- "Bence buck iki şeytan kadar güçlü. Onu hep izledim. Bir gün bir canavar kadar kuduracak ve spitz'i güzelce yedikten sonra artıklarıni yere tükürecek. Bundan eminim. "
- Jack London'un kendi yaşadıklarından yola çıkarak yarattığı bir baş kahraman, Martin Eden. Ünlü bir yazar olma sevdasına düşen bir deniz işçisinin azim ve hırs öyküsü. Aklınızdan geçenlere dikkat edin, çünkü istekleriniz olabilir; isteklerinize dikkat edin, çünkü davranışlarınız olabilir; davranışlarınıza dikkat edin çünkü hayatınız olabilir.Martin Eden bu büyük arzusunu elde ettiğinde ne mi oluyor? Jack London daha hayatta iken dünyaca tanınan bir yazar olduğunda ne oluyorsa ona da aynısı oluyor. Okuyalım?""Bir yazar olma hayali kuran herkesin muhakkak okuması gereken klasik, Martin Eden."-Benjamin AE-
- Toplumdaki tüm bireyler, toplumun tüm kesimleri (daha doğrusu hemen hemen tüm bireyler ve kesimler) kendinden üstün olanları taklit eder. En üstünler kimdir? Aylaklar, zengin aylaklar. Kural olarak bunlar çalışan kimselerin bildiği şeyleri bilmez. Bunlara dair konuşmalardan sıkılacakları için aylaklar bu tür sohbetleri işten bahsetmek diye karalayıp uygunsuz olarak ferman etmiştir. Yine iş kapsamına girmeyen, yani üzerine konuşulması münasip konuları da ferman ederler ki bunlar son operalar, yeni çıkmış romanlar, iskambil oyunları, bilardo, davetler, otomobiller, at yarışları, alabalık ve orkinos balıkçılığı, avcılık, yatçılıktır ve yaz bir kenara, bunlar da aylakların iyi bildiği şeylerdir. İşin en komik tarafıysa akıllı insanların ve akıllı gibi görünenlerin çoğu aylakların kendilerine bu şekilde tahakküm etmesine izin verir.
- Bu acı ölüm değildi, sersemlemiş bilincinde bocalayarak dolaşan düşünceydi. Ölüm acı vermezdi. Hayattı, hayatın sancısıydı bu feci, bu insanı yasa boğan his.
- Mektup okuyan arkadaşına bakarken masanın üstündeki kitapları gördü. Açlıktan ölen bir adamın gözleri, yiyecek gördüğünde nasıl arzuyla dolarsa, öyle bir arzu belirdi gözlerinde.
- Aklın aşkla hiçbir ilgisi yoktu. Sevdiği kadının doğru ya da yanlış akıl yürütmesi hiç fark etmiyordu. Aşk aklın üzerindeydi.
- Gizli tapınağa giden yolu bulan, ama onu izlemeyen birisi. Bir şeyler yapabilecekken, onları yapmayan ve her zaman kalbinin derinliklerinde onları yapmamış olduğu için pişmanlık duyan; yapmanın ödüllerine ve coşkusuna özlem duyan birisiyim.
- Yaşam hastaydı artık; daha doğrusu hasta ve dayanılmaz bir şey olmuştu. Ben evrende yaralı bir varlıktım. Yaşam acılı bir yorgunluk durumuna gelince, ölüm sonsuz uykunun sükununa götürmeye hazırdı.
- Yazının aşkı ruhlara işlediğinde, insanın yapabileceği tek bir şey kalır o da yazmak, delicesine, kendini kaybedercesine yazmaktır.