- Daha yaşarken de azar azar yitiriyordum onu, sonunda tümüyle kaybettim. Dalgaların azar azar aşındırdığı bir şeyin nihayet büyük bir dalga tarafındanköklerinden sökülüp götürülmesi gibi..
- Eğer bu bir kör nokta ise, biz hepimiz aynı kör noktayla yaşamaktayız.
- Ancak, çok iyi anlaşan eşlerin, birbirine büyük bir aşk besleyen eşlerin bile, birbirinin yüreğindekileri bütün çıplaklığıyla görmesi mümkün değildir bence. Böyle bir şeyin olması için çabalasanız bile kendinizi üzmekle kalırsınız, o kadar. Ama bu niyetinizde samimiyseniz, gayret ettiğiniz takdirde, gayret ettiğiniz ölçüde karşınızdakinin içini görebilirsiniz. Zaten nihayetinde hepimizin yapması gereken kendimizle açık yüreklilikle uzlaşmayı başarmak değil midir? Karşımızdakini sahiden görmenin, kendi içimize, taa dibimize kadar dosdoğruca bakmaktan başka bir yolu yoktur.
- Dün Yarından iki önceki gün, İki gün öncesinin yarınıdır.
- Bu dünyada görgülü insanlar olduğu gibi akıllı insanlar da var. Elbette her ikisi de ayrı ayrı özellikler ancak çoğu zaman görgülü olmak yerine akıllı olmak kazanıyor.
- Yirmi yaşımdaki halime dönüp baktığımda, hatırladığım, ölesiye bir tek başınalık duygusu, aşırı bir yalnızlık hissiydi. Ne bedenmi ve yüreğimi ısıtacak bir sevgilim, ne de içimi dökebileceğim bir arkadaşım vardı.
- Eğer ben, herhangi bir nedenle -bu nasıl bir nedendir bilemiyorum ama- mevcut yaşamımdan aniden çekilip alınsam, varlığım sadece bir rakama indirgense, acaba ne olurdum?
- Tüm kafınların yalan söylemek konusunda doğuştan gelen özel bir yeteneğe, adeta bunu mümkün kılan bağımsız bir organa sahip olduklarına inanıyordu. Ne zaman, nerede, nasıl bir yalan söyleyeceği kişiye göre farklılık gösterse de aslında bütün kadınlar karşılaştıkları uygunsuz bir durumda mutlaka bir yalan uyduruyorlar, en ciddi anlarda bile yalan söylemekte bir an bile tereddüt etmiyorlardı. Bunu yaparken de ne yüz ifadeleri değişiyor, ne de ses tonlarında ufacık bir titreme oluyordu. Çünkü aslında bu kadınlar değildi yalan söyleyen, onlarda bulunan bu bağımsız organ kendiliğinden çalışıyordu. Bu yüzden yalan söyleyince -çok özel durumlar dışında-ınların o güzel ve iyi yürekleri sızlamıyor, huzurlu uykuları bölünmüyordu.
- Onun kalbi atınca benimkini de hareket ettiriyor sanki. Birbirine bağlı iki tekne gibi; halatı kesmek istesem de, onu kesebilecek bir bıçak yok hiçbir yerde.
- Belirsizlik denilen şey sonuçta iki uç nokta arasındaki boşluğu kucaklamak değil miydi zaten?