- Belli ki, herkesin daha az çalıştığı, yeterince yiyecek bulduğu, banyosu ve buzdolabı olan bir evde yaşadığı, bir arabası, hatta uçağı olduğu bir dünyada eşitsizliğin en belirgin, belki de en önemli biçimi ortadan kalkmış olacaktı. Zenginlik, bir kez genelleşti mi, ayrım tanımayacaktı. Hiç kuşkusu yok ki, kişisel mülk ve lüks anlamında zenginliğin eşit biçimde dağıtılacağı bir toplum düşünmek mümkündü. Ama böyle bir toplum uygulamada uzun süre ayakta kalamazdı. Çünkü boş vakit ve güvenlik herkesçe paylaşıldığında, yoksulluğun serseme çevirdiği geniş kitleler okur yazar olacak, kendi başına düşünmeyi öğrenecek, o zamanda hiçbir işe yaramadığını sonunda fark ettiği ayrıcalıklı azınlığı ortadan kaldıracaktı. Hiyerarşik toplumun varlığı, uzun sürede, ancak yoksulluk ve cehalete yaslanarak sürebilirdi. (ne kadar da bize uyuyor, ya da bizim gibi ülkelere, kolay manipüle edilen eğitimsiz toplumlara)
- Derler ki zaman her şeyi iyi edermiş,
Zamanla her şey unutulur gidermiş,
Bir de bana sor, o gözyaşları ve kahkahalar,
Bugün hala canımı yakar, yüreğimi dağlar! - "A savı, o kişilerin varlığını daha anlamlı gösterebiliyorsa bu anlar için gerçektir. B savı, onların varlıklarını güçsüz, yetersiz bir şey olarak gösteriyorsa, bu da sahtedir. Çok açık. Eğer B savının gerçek olduğunu iddia eden biri olursa, insanlar muhtemelen o kişiden nefret eder, görmezden gelir, bazı durumlarda saldırırlar herhalde. Mantıklı ya da kanıtlanabilir olduğu ya da olmadığı, onlar için hiçbir anlam taşımaz. Çoğu insan kendilerinin güçsüz ve yetersiz varlıklar olduğu duygusunu reddetmek, yaşamlarından silmek yoluyla akıllarını başlarında tutmayı başarırlar.
- Işığın olduğu yerde gölgenin de olması gerekir. Gölgenin olduğu yerde ise ışık mutlaka olur. Işık olmadan gölge olmaz, gölgesi olmayan ışık da olmaz. Gölge, biz insanların iyicil varlıklar olmaya çalışmasıyla aynı ölçüde şeytani bir varlıktır. Biz iyi, mükemmel ve üstün insanlar olmak için ne kadar çabalarsak, gölge de o ölçüde, karanlık, şeytani ve yıkıcı eğilimini keskinleştirir. İnsan kendi kapasitesini aşarak mükemmel olmaya çalışırken, gölge cehenneme inerek şeytani hale gelir. Çünkü doğada insanın, kendisinden daha aşkın bir varlık olması kadar ağır bir suçtur.
- Ve,bu manzara kafamın bir köşesinde hep duruyor ve sürekli vuruyordu.Hadi,uyan diyordu sürekli,ben hep buradayım,biliyorsun,uyan da anlamaya çalış niçin buradayım.Acı veren bir şey değildi bu,hem de hiç.Sadece her vuruşta yankılanan bos bir sesti.Bu gürültü de gün gelecek,silinecekti kuşkusuz.Herşeyin,sonunda yok olduğu gibi.
- SESSİZLİK kulaklarla duyulabilen bir şey.
- "...Yağmur yağar ve çiçekler açar. Yağmur yoksa kururlar. Kertenkeleler böcekleri yer, kuşlar da kertenkeleleri. Ama sonunda hepsi ölür. Ölürler ve toprağa karışırlar. Bir nesil yok olur diğeri devralır. Düzen böyledir. Bir sürü farklı yaşam şekilleri. Ve farklı ölüm şekilleri. Nihayetinde hiçbir şeyi değiştiremezler. Geriye sadece bir çöl kalır." syf 71
- Fizikotesi gibi görünen dünya,aslında bizim yüreğimizde taşıdığımız karanlıktan başka bir şey değildir.
- Kapanması güç yaralarla yaşıyoruz. İnsanların yüreğinde açılan yaraların kapanması mümkün olmuyor. Fakat oturup öylece yaraları seyredecek değiliz. Kalkmamız, eyleme geçmemiz gerek. Elbette kişisel intikamlar için değil, adaletin daha geniş çaplı gerçekleşmesi için.
- "Farklı insanları severim. Şu alemde, yüzlerindeki sıradanlığı bozmamaya çalışarak, düzenli bir hayat yaşıyor gibi görünenler daha güvenilmez olur çünkü."