- Ölüm, yaşamın karşıtı olarak değil, parçası olarak vardır. Ölümün yaşamın sonu değil bir parçası olduğunu öğrenmiştim. Doğruydu bu. Yaşayarak ölümü besliyoruz...
- ? Hep böyle mi gezersin, tek başına..? ? Evet. ? Yalnızlığı sever misin..? diye sordu bana, çenesini ellerine dayamış. Yalnız gezmeyi seviyorsun, yalnız yemeği ve derslerde, herkesten uzak, yalnız oturmayı, öyle mi..? ? Yalnızlığı kimse sevmez, bilirsin... Ne var ki ben, arkadaş edinmek için çaba harcamam.Çünkü ne olursa olsun, hayal kırıklığı gelir arkasından...
- "Nereye gidersen git, Midori, hiçbir şey değişmeyecektir... Çocuk ruhumla buna inanasım geldi..."
- Her zaman bir başka parçam var, söylenmesi gereken sözleri bilen, ama onu bir türlü ele geçiremiyorum...
- Çağdaş edebiyata güvenim yok demiyorum. Ama değerli vaktimi de zamanın vaftiz etmediği eserleri okuyarak ziyan etmek istemem. Hayat zaten yeterince kısa...
- Aradığım tek şey bilinmedik bir kentte ağır bir uykuya dalmaktı...
- ''Yüzlerimiz birbirinden ancak otuz santim uzaktaydı,ama bana öyle geldi ki aramızda sanki ışık yılları bulunuyordu...''
- ''Birisine yazabilmek iyi bir şey. Gerçekten de düşündüğünü birine söyleme isteği duymak, masanın başına geçmek, kalemi eline alıp böyle yazabilmek, olağanüstü...''
- Sana bir öğüt verebilir miyim..? -Elbette Kaderinden yakınma. Bunu aptallar yapar. -Unutmayacağım bunu...
- Bir kez kadınsız erkeklerden biri olunca, o yalnızlığın rengi tüm tenine derinden işler. Açık renk kilimin üzerine dökülen kırmızı şarap lekesi gibi. Sen ne kadar donanımlı, ev işleri bilgisine sahip olursan ol, o lekeyi çıkarmak çok zahmetli bir iştir.Kilimin rengi zamanla biraz atsa da leke, muhtemelen sen son nefesini verinceye değin orada olduğu gibi duracaktır...