- Tanrım acı bana! Acı ve bir an için onun yüzünü göster!
- Tanrım, bu nasıl hayat böyle! Düşlerle gerçeklik hep çatışma içinde!
- Sanki belleği kendisine ihanet ediyordu.
- Tüm duygu ve düşüncelerini yitirmişti sanki.
- Bunu aptallığın güzel bir kadının güzelliğine güzellik kattığını bilmemize karşın belirtmek zorundayız. Öyle kocalar vardır ki karılarının aptallığından büyük sevinç duyarlar bunu çocuksu bir safiyetin belirtisi gibi görürler. Ey güzellik, sen nelere kadirsin! Ruhsal yetersizlikler kusurlar güzel bir kadında iticilik yaratmak şöyle dursun ona ayrı bir çekicilik kazandırıyor. Ayıp diye nitelenen şey güzel bir kadında sevimli duruyor.
- Kadından güzelliği alın kendisine sevgi değilse de saygı duyulmasını sağlayabilmek için kadının erkekten yirmi kat daha fazla akıllı olması gerektir.
- Dünyada ne saçmalıklar oluyor! Bazen her şey gerçekdışıymış gibi geliyor insana.
- Bir an, gençlik günlerinden tanıdığı bir coşku, bir kabarma duydu yüreğinde. Fırçasını aldı, resim sehpasına yaklaştı. Alnında boncuk boncuk terler belirdi. Tek bir arzusu vardı şu anda: Cennetten kovulan meleği resmetmek. Şu andaki ruh haline en uygun konu buydu. Ama, ah! Bütün figürler, duruşlar, gruplar, düşünceler birbiriyle ilgisiz, zorlama, kopuk kopuktu. Fırçası da, hayalleri de belirli kalıplar içine hapsolmuş gibiydi; bunları kırmak, kendini sınırlayan çerçeveleri aşmak için gösterdiği çabadan aldığı sonuç, yanlış birtakım çizimlerdi yalnızca. Resim sanatının, geleceğin büyük ressamını ortaya çıkaracak, damla damla biriktiren temel bilgilerini, bu uzun ve çileli yolu küçümsemenin sonucuydu bu. Müthiş canı sıkıldı. "Portre"
- Evinden tertemiz bayram giysileriyle çıkmış birine yoldan geçen bir arabadan azıcık bir çamur sıçramayagörsün, herkes parmağıyla bayram giysisi çamurlanmış adamı gösterir, ne kadar özensiz, düzensiz olduğundan söz eder; oysa aynı insanlar, leke içindeki gündelik giysileriyle yanı başlarından gelip geçen onlarca kişiyi fark etmez. Çünkü gündelik giysideki leke görülmez.
- Vay köpoğlusu vay! Köpeklerin insanlar gibi konuşmasına doğrusu çok şaşırmıştım, fakat sonra bu konuyu iyice düşününce şaşkınlığım geçti. Gerçekten de yeryüzünde bir sürü tuhaf olay yaşanıyordu. Anlattıklarına göre İngiltere'de bir balık , sudan dışarı fırlayıp birkaç anlaşılmayan söz söylemiş. Bu sözleri öyle garip bir dille söylemiş ki, bilginler üç yıldır uğraşıyorlar, bu sözlerden bir anlam çıkaramıyorlarmış. Bir gün de bir gazetede , iki ineğin bakkal dükkanına girip iki kilo çay istediklerini okumuştum...