- Bilindiği gibi cimrilik kurdun açlığına benzer ve yedikce daha çok acıkır
- Nice sonraları,şen şakrak ahbaplarla çevriliyken bile zavallı küçük dokuzuncu dereceden memurun hayali gözlerinin önüne gelir ;" Beni rahat bırakın!Neden işimin başında rahatsız ediyorsunuz sanki beni?" sözleri kulaklarında çınlardı.Bu sözlerin altında,"Ben de sizin gibi insan değil miyim?" sorusunu duyardı adeta.
- İşini Akakiy Akakiyeviç kadar şevkle yapan bir memur daha yoktu."Şevkle" mi dedim? Hayır ,işini tutkulu bir aşkla seviyordu o. Resmi belgeleri temize çekerken bin bir çeşit güzelliklerle dolu bir dünya seriliyordu gözlerinin önüne. Kopyalamaktan aldığı zevk yüzünden okunuyordu. Özellikle bazı harfleri şekillendirmek ona bambaşka bir zevk veriyor,,o harflere geldiğinde farklı bir adam oluyor,gülümsüyor,gözleri ışıl ışıl parlıyor,dudaklarını kıpırdatıyor,öyle ki kaleminden çıkan harfler yüzünden okunabiliyordu.
- İngiltere enfiye çekince Fransa hapşırır.
- Sonra Kovalev'in burnunun pişmiş bir ekmeğin içinde, hem İvan Yakoleviç'in evinde ne işi vardı? Hayır, hayır, bütün bunları aklım almıyor benim. Ama en garip, en anlaşılmaz şey bence, yazarlarımızın böyle konuları seçmesi... Bunu hiç, ama hiç anlayamıyorum! Her şeyden önce, böyle bir yazı yurdumuz için tamamen yararsızdır. İkincisi de, her bakımdan yararsız... Öyleyse ne vardı bunda?.. Vallahi bunu ben de bilemiyorum.
- Dünyada ne saçmalıklar oluyor.
- Bütün dünya biliyor ki İngiliz enfiye çekince Fransız hapşırır.
- "Benim gözümde bilmediğini açıkça söyleyen insan, bilmediğini biliyormuş gibi görünen ve her şeyi ağzına yüzüne bulaştıran ikiyüzlüden daha değerlidir."
- İnsanoğlu öyle şaşılası bir yaratıktır ki, sahip olduğu özellikleri bir çırpıda sayıp dökmek olanaksızdır, durup incelemeye kalkıştığınızda da, hiç durmadan yeni özellikler bulursunuz ve bu işin sonu gelmez.
- Keşke hiç olmasaydın şu dünyada, keşke sana hiç rastlamasaydım, keşke canlı bir varlık olacak yerde esinli bir ressamın yarattığı bir tablo olsaydın. O zaman resminin önünden hiç ayrılmaz, sonsuzcasına sana bakardım... öper, öperdim seni. Sonsuz güzel bir düş gibi seni yaşar, seni solur ve... mutlu olurdum.