- Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandı yitirdiklerim kimler? Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi
- Birikene yaslanır Açıklar aydınlatır sanırken Yanıltır Kelimeler delinince Anlamsızlaşır Günler böyle geçiyor? Nasıldır bilirsin hayat Öğrendim sandıklarınla Azalır Az kalır Gökyüzü delinince yağmur kolaylaşır?
- Ruhlarimizin ikliminde değişen şey yalnızca saatlerimizin kadrani. Kaldı ki buralarda hala kum saati kullanılıyor, kadrani bir mızrak boyu, ve bir mizragin gölgesi olan, ölüme kadar kurulan...
- Şimdi biz neyiz biliyor musun? Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz. Birbirine uzanamayan Boşlukta iki yalnız yıldız gibi Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız Ne kalacak bizden? bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden Bizden diyorum, ikimizden Ne kalacak? Şimdi biz neyiz biliyor musun? Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilemeyen çocuklar gibi. Artık hiçbir duygusunu anlamayan çocuklar gibi Ve elbet biz de bu aşkla büyüyecek Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
- KETUM âşıkken tamamlanır düşmanken yarım kalan tehlike ketum hançer, çiğ rüzgâr künyendeki kaza benim adım Yatışmaz artık içimde başlattığım hikâye ben her yerden aşka çıkarım ırsîdir aşk babadan oğula geçtiği gibi geçer bir aşktan diğerine ruhumu beklet, dağı ertele dönülmez sözler verdim döndüğümde çaresine bakarım "hiç şansın yok yeminim karşısında akarsan suyunum kurursan çölünüm geçersen yolunum çık karşıma çık karşıma ya beni öldür ya al kollarına ikimize birden bu nehir boyları fazla" "her aşk bir öncekiyle kendini terbiye eder" "ayrılmak ayırmadı bizi beni her gören sen sanır"
- PERDAH bir tek sen kendini eskisi gibi hatırlıyorsun başka kapıları açmıyor söylediklerin kendinden eksilttiklerini hayat koymuyor geri dünle konuşuyorsun tüylenmiş öfken, için acımış sıkıntın çoğaltmıyor kimseyi izlerini siliyorsun kendini yinelerken hatırlamaktan göremiyorsun şimdiyi aldığın yaş katettiğin yola denk değil dünyaya bunca acımasız gözlerin kendine kapalı bir tek, olgunlaşmadan çürüdüğünü bilmiyorsun bunca tükenmişken yıldızların gecene çekilmiyorsun içindeki koyu is, yağlı gölge kırık hayal parçaları yenilemez gevşeyeni yüzünün perdahında denediğin usturalar geri getirmez seni bütün bunlar herkes kötü, dünya fena sonumuz geldi diye değil öğrenmen gerekenleri zamanında öğrenmediğin içindir bir erkeklik mesleğidir perdah zaman çekilen suları bilir zamanı geldiğinde kalmak için çekilmek gerekir "ayrılıkla tartılan aşk araftır sonsuz bir şimdiki zaman" "aşk siyasettir kalbi örgütler geleceğe" "ağrıdım ağrıdım dindim" "söyle uzak sevgilim kaç kardeşin ederim senin kaç merhemin var bana iyileşebilecek yaralar için" "ben seni gecesi uzun cümleler için sevmiştim dinlenmiş duyguların zamanlarına saklamıştım seni ben seni yorgunluğun kalbiyle uzun yollar gibi sevmiştim ergenliğim sevdi seni" "bazı aşklar yalnızca ayrılıkları için bile değer..."
- ESKİ KUZEY YILDIZI kuzey yıldızım benim aşka izin ver izin ver, olmanın yokluğuna kalbimin yenilenmiş yerleriyle seveyim kehaneti gecikmiş geleceğini büyütür gibi kendimi sendeki aşkla şans tanı ikimizden yapılma zamana tutulmuş fırtınaya oyunları mümkün kıl fal ve mucize tanı ucu açık imkânların çoğalmış kollarına yoluna çıktığının kaderine sahip çık değiştirme beni hileli geleceğin pişmanlığıyla kıvamını yeni bulmuş bir uçurumun ağzında ;. tanımlanmış bir yama gibi ayrıntılar çıplak kanıtlar zalim ah yine zaman duruyor parçalanmış atlaslar gibi aramızda gözümdeki açık rüya kapanmıyor tenine dokunmadıkça kanına karışmadıkça kanım çıkamam sendeki rüyadan kendi yoluma yaradılışı görmüş meleklerin kanatlarındaki kamaşma kalbimi ısıtıyor sonsuzlukla yıkanmış ışığın hâlâ âşıkken insan yıldız gibi bağlanıyor tüm bir yaradılışa "aşk dindarı kalbim uzun tuttu duasını bekledikçe büyümedim, ama erdim" "aşk bitmiyor hiçbir seferinde kalp bitmediyse..." "bazı hayatlar yaşandıkça bulur anlamını bazı hayatların yaşandıkça çıkar boşluğu hayat ne uzundur aslında ne de kısa ne yaşadığındır yalnızca bazı pişmanlıklar hayatı kısa kılar bazıları için çok uzundur tekrarlar" "gördüm: bu kadar kullanılmış anlarla ; kendi yüzüne bile dönemez insan kaybolduğu aynalardan düşer kendi yarattığı boşluğa"
- Yaşıyor ya da ölmüş olmakla ilgili bir şey değildi. Bazı şeyleri bazı insanlarla konuşmanın hiçbir olanağının kalmadığı durumlar vardır. Bu da onlardandı. Ölümün güçlendirdiğine karşı, bir tür merhametle susarsınız.
- O dışına çıkamayacağını anlamış, kabullenmişti. Asıl ona ulaşmaya, kabuğunu kırmaya, çekirdeğine dokunmaya çalışanların durumu hazindi. Işık yıllarını hesaplayamayanların.
- Bütün günü eski defterlerin, kağıtların, notların başında geçirdi. Üzerinde yaşamadığı bir hayatın yorgunluğu, uyuşuk bir karamsarlığa yol açan ağır kıvamı vardı. Cümlelerin hepsi birden fazla gelmişti.