- Fena halde avlanmış olduğunu hissediyordu, ama onu neyin avladığını bilemiyordu. Üstelik tam da her şeyi daha iyimser yönden görmesini sağlayan ilkgençliğinin sorumsuz sabahlarına benzeyen köpüklü bir günışığı odasını doldururken oldu bütün bunlar...
Bu ışıkta eşyaların sert köşeleri bile yumuşayıp eğimli çizgilerle havaya karışır; güne neşesini verir, her şey tam ve uyum içindedir. Bir yandan yeni yapraklanmış çiçekleri okşadığı böyle sabahlarda ilkgençliğinden beri inanıp inanmamakta kararsızlık çektiği tanrıya içinden sessizce şükreder. - Kanepe
İkimize birden gücüm kalmadı.
Kanepede uyanmaktan yoruldum. Artık iki kişiye birden yeteceğimi, yetebileceğimi düşünmüyorum. Aşk değildi belki, ama her ne idiyse, ikimizinde ihtiyacı vardı buna. Kendi evimde uyuyamıyorum artık. Kanepende uyumaktan da sıkıldım.
Başımı yaslayabileceğim bir aşka değil, sert bir yalnızlığa ihtiyacım var belki; sen uyanmadan çekip gidebilsem bir gün, gideceğim; şimdiyse uyanıp salona gelmeni bekliyorum. Bir an önce gelmeni... - Sevecen bir kadının sıradan bir temasının bile, insanda güven verici bir huzur uyandırdığını nicedir unutmuştu.
- Yıllardır beklediğim o,beklediğim orada,kader değil midir,şimdi rastlamak ona,kolay unutulmayacak bir olanaksızlıkla.
- ... her aşk bir başka aşka bağlanır, sürer, sürdürür kendini.
- Delinince
Kelimeler delinince her şey kolaylaşır...
Nasıldır bilirsin geriye hep biraz şüphe kalır
dağılıp toplanır
Yaşadıklarınla doku ve hacim kazanan
Birikene yaslanır
Açıklar aydınlatır
sanırken
Yanıltır
Kelimeler delinince
Anlamsızlaşır
Günler böyle geçiyor...
Nasıldır bilirsin hayat
Öğrendim sandıklarınla
Azalır
Az kalır
Gökyüzü delinince yağmur kolaylaşır... - Beklentisi yüksek kadınların yalnızlığı daha koyu olur. Büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar, bir daha iflah olmuyor. Geçip gittiğiyle kalıyor zaman, aşk, her şey.
- Kimini hayal kırıklığı büyütür, beni de kıskanılmak büyüttü.
Takmayacaksın, takarsan daha çok üstüne gelirler.
Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm.
Herkesin, her şeyi anlamasını bekleyemezsin. Sen yürüyüp gideceksin. Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!
Bilirsin ben iyi yürürüm."
"Geçtiğimiz yollarla kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü, kendilerini tekrar tekrar hatırlatmalarıdır. Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir. Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir. Hep, ama hep hatırlarız. Ne biçim kaybetmek bu?"
"Yokluğunun hayatımda yarattığı alışkanlığın bozulmasını istemiyorum. Hayatta her şeyin olduğu gibi, barışmaların da zamanı vardır. Gereken zaman içinde barışmadıysanız eğer, bir gün barışırsam söylerim diye beklettiğiniz sözler eskimiş olur. Onlar size bile bir şey söylemez hale gelir. "
"Hayat bazılarına mutsuz olmakla duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil." - Ne zaman içime biraz fazla baksam yükseklik korkum depreşir.
- ... bütün kadınların ortak bir yanılgıları vardır. Hepsi de diğer kadınlardan farklı olduklarını zannederler. Kendilerinde olup da diğer kadınlarda olmayan bir şeye sahip olduklarını düşünürler. Bu yüzden de,başka kadınların yaşadıklarına pek kulak asmazlar, başkalarının tecrübelerinden bir şey öğrenmezler; her biri her şeyi, diğerlerinin yaşadıklarına aldırmaksızın, bir de kendileri denemek, bir de kendileri sınamak isterler. Bunu sonucunda, uğradıkları kaçınılmaz yenilgi karşısında, durumu enayilikleri ile değil, talihsizlikleriyle açıklamayı tercih ederler.