- birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
eksiliyorduk
mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
her otelde biraz eksilip, biraz artarak
yani çoğalarak
tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
ağır ve acı tanıklıklardan
geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
linç edilerek öldürülenlerin hayat hikâyelerini de...
korsan yazılan, kara şiirleri, gizli kitapları
ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
atlarla birlikte terledim yollan ve geceleri
ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
panayır yerleri...panayır yerleri...
ölü kelebekler...ölü kelebekler...
sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye
acı çekecek yerlerimi yok etmeden
acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim? - herkesin gizi bir başka seferde
her seyir kendi defterini seçer
tuzlaşmış kentlerin anısı vurur suyüzüne
üzerinden sessizce geçerken
uzağa dağılıyor yüzler
kimse bakmıyor birbirine
biliniyor tuz beyazı gerçek
her birimizin bir şeyi var denizin dibinde - dalgındı geçen yaz sonu onu görmeye
gittiğimde
benden öteye bakıyordu benden çoktan geçmiş bakışları
bir tek yağmurun sesiyle tanıdık bir şeyler geçiyordu
yüzünden bir ölünün anısı kadar belirsiz bir aydınlık
nasıl birikmiş içinde bunca süzülmüş acı - '' Kendi seçimlerimizin sonucunda olup bitenler rasgele başımıza gelenlerden daha çok sızlatır içimizi. İnsanın kendi karşısındaki çaresizliği diğer çaresizliklere benzemez.''s.119
- aşk neyi açıklayabilir ki
insan kendine bile akıl erdiremezken - kilidinde paslanan dilim
sevdiğini söyleyemiyor
her şiirimde ağız değiştiriyorum
korkuyorum
reddedilmekten korktuğum kadar
beni sevmenden de - Bir büyü kesesi gibi
çözülen ellerimde
görülüyor
kum ve nar iç içe
avucumun içinde
kor ve tane tane
uyandığım güne değdim
terli bir gül ürperirken tenimde
aynı anda aynı rüya
iki beden
bir ihtimal
kaldı gözlerimizde
sarışın kum, siyah saten
ve narın renginde - "Akşamüstleri, gün batımları neden hem güzel hem kederlidir usta?" dedi Tagan.
"Çünkü her şeyin bir sonu olduğunu hatırlatırlar" dedi Moottah. - "kapımı sokağa kapattım yirmi yıl boyunca, hayatın yüzüne. şimdi çocuklara kapılardan söz ediyorum ne tuhaf! insan ne tuhaf! hayat ne tuhaf! çekip çıktığımız bir daha dönüp dönmeyeceğimizi bilmediğimiz kapıları hayatımızın... ne tuhaf!
- Kimi mutluluklar hemen idrak edilemez, alışma dönemi gerektirir.