- - İnsan Tanrının birer tohumudur,başaklanmaları ve meyve vermeleri gereklidir.İnsan bir rubleye benzer,iyi bir işe yatırırsan üç ruble olur.Sen hayatın kolay olduğunu mu zannediyorsun ? Hayır hiç de kolay değildir.Dünya insan için karanlık bir gecedir ve herkes kendi yolunu aydınlatmalıdır.Hepimize on parmak verilmiş,bu parmakların her biri mümkün olduğu kadar çok şey tutmak istiyor.İnsan güçlü olmalıdır,gücü yoksa kurnaz olmalıdır.Güçsüz ve küçük olanlar ne cennette bir işe yararlar ne de cehennemde ! Topluluk içinde yaşa ama yalnız olduğunu hiçbir zaman aklından çıkarma ! Herkesin söylediğine kulak ver ama kimseye inanma ! İnsanların sözüne inanmak,gözü kapalı bir işe atılmak demektir.Susmasını bil ; evleri ve kentleri dille değil,parayla ve baltayla yaparlar. Sayfa / 161
- -Tanrı bizi dünyaya bilgisiz çocuklar olarak gönderir ama geri alırken hepimizin bilgili ihtiyarlar olmamızı ister,bu yüzden okumamız gereklidir ! Sayfa / 175
- Bu korku yüzünden mahvoluyoruz hepimiz. Bize hükmedenler, korkularımızdan yararlanıyor ve bizi istedikleri gibi kullanıyorlar. Korktukça bataklığa saplanıyoruz. O bataklıktaki ağaçlar gibi korktukça çürüyoruz.
- İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu. Birtakım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine sosyal statülerine, paralarına hiçbir zarar gelmesin diye, garip insanları harcıyorlar.
- Toprağın çok verimli olmasına rağmen, insanların açlık sınırında olduğunu görmek onu şaşırtıyor. Şehirlerdeki kiliselerin içindeki altınlarla hiçbir işe yaramadığını gördükçe, köylerde sadaka bekleyen aç insanların hayatlarına daha da anlam yüklüyorlardı.
- Dinin sanki fakirler için oluşturulmuş bir değer sistemi olduğunu düşünmeye başlamıştı. Zengin için inancın da pek önemi yok gibiydi. Çünkü onların parası vardı. Fakat biliyordu ki, İsa Peygamber, düşkünleri, fakirleri severdi. Onlara yardım ederdi. Konuşmalarında onları yücelten sözler söylerdi. Şimdi ise, fakirlerin tıka basa doldurduğu kiliselerde altına sarılmış İsa figürleri onu rahatsız ediyordu.
- Fakat madem ki Tanrı var. Neden bizi böylece terk etti? Neden onun büyük ve tanrısal şefkati bizi korumuyor? Neden insanları böyle ıstırap içinde bırakıyor? Herkesin çileye ve zulme karşı boynunu eğmesine razı oluyor? Neden bu zulümlere, işkencelere, vahşetlere göz yumuyor?
- Hayatta herkesin önünü aydınlatacak kuvette bir ışık kaynağı mutlaka bulunur. Bir gün insanlık bu kaynağı bulacak ve ondan sonsuza kadar yararlanacak.
- Bizim için yeni bir hayat kaynağından söz ediyorum ben. Bütün insanlık için? Yeryüzüne bunun için geldiğimize inanıyorum. Hepimiz arkadaşız ve aynı aileden sayılırız. Hep bir anadan doğduk. Bizleri yaratan ve doğuran peşinden sürüklendiğimiz gerçeğin ta kendisidir.
- ?Nasıl oldu, ben de anlamadım. Çocukluğumda herkesten korkardım. Büyüyünce herkesten nefret etmeye başladım. Kimine alçaklığından, kimine bilmem neden ötürü. Ama, şimdi öyle değil. Onlara acıyorum, sanırım. Nasıl oldu, bilmem; insanlarla ilgili bir gerçeğin varlığını, ve yaşamlarındaki olumsuzluklardan sorumlu olmadıklarını öğrenince, yumuşadım.? sayfa 22.