- Ayrıca bu devirde herkes en azından iki tane idi.
- ... fakat bana ait olanı ve benim ait olduğumu unutmam.
- An bile olmayan bir kısalıkta,sanki bendekiler ona, ondakiler bana geçmişti.
- Dördüncü katılırsa oyun değişir ve ikili takımlar halinde oynanır.Sonra 'ikili'lerden birine, üçüncü biri katılır ve böylece bazıları anlar ki, asıl olan birdir ve bir esastır.Fakat nedense bir'i yarım sayar ve iki yaparak tamamlamaya çalışırlar.İki lanet bir sayıdır, kendine yetmez, hep üçe koşar ve sonra sil baştan.
- İçim büyür, içimde dolunay olur, önünden ince bir bulut geçer, bedenim manzaraya dar gelir, burun direğim sızlardı.
- ben, yeryüzünün gelmiş geçmiş en şahane gülümsemesi ile ona bakarken, uzakta bir yerde, kime ait olduğunu bilmediğim, biraz kül biraz duman o benim işte şarkısı, "beni sevdiğin zaman o benim işte" cümlesi ile nihayet bulabilirdi.
- adam kadını seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor, ruh eve sığmıyor..
- alıp başımızı kışların ve çakalların uğramadığı başka bir şehre gitsek,gidip bahçesi palmiyeli, pencereleri ahşap kepenkli bir evin verandasında ayaklarımızı uzatsak, ben közde patlıcanlı, elma sirkeli salatalar yapsam, beyaz peynire zeytinyağları, yaban kekikleri, pul kırmızı biberler eksem, akşamları birlikte iki duble içerken, yıldızlı semalardaki haşmet'i söylesem..
- Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidicilerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...
- sorsalar söylerdim. "vallahi" derdim, "ben de bilmiyorum bu kadar derine tüpsüz nasıl daldığımı göğsümde bir ağırlık hissetmeden"