- Oh der gibi derin bir nefes alarak şöyle düşündü: ?Yo, Siddhartha?nın bundan böyle elimden kayıp gitmesine izin vermeyeceğim! Bundan böyle düşünmeye ve yaşamaya Atman?la ve dünya ıstırabıyla başlamayacağım. Bundan böyle kendimi öldürüp, kendimi parçalara ayırıp da yıkıntıların ardında bir giz aramaya kalkmayacağım. Bundan böyle ne Yogo-Veda, ne Atharva-Veda, ne çileciler, ne de herhangi bir öğreti olacak öğretmenim. Kendi kendime öğretmenlik yapacak, kendi kendimin öğrencisi olacak, kendimi tanımaya, Siddhartha?nın gizini tanıyıp öğrenmeye çalışacağım.?
- Hızlı hızlı yürüyen Siddhartha, ?Ne sağır, ne körmüşüm,? diye geçirdi içinden. ?Anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp okur, inceler ve sever onları, her harf karşısında böyle davranır. Oysa dünya kitabını ve kendi varlığımın kitabını okumak isteyen ben ne yaptım, önceden varsaydığım bir anlam uğrunda işaretleri ve harfleri hor gördüm, görüngüler dünyasına yanılsama dedim, kendi gözümü ve kendi dilimi nasılsa var olmuş değersiz nesneler saydım. Olamaz böyle şey, geride kaldı bu, artık uyandım, gerçekten uyandım ve ancak bugün açtım dünyaya gözlerimi.?
- Böyle bakılınca, böyle aramadan, böyle yalın, böyle çocuksu gözlerle bakılınca, güzeldi dünya. Ay ve yıldızlar güzeldi, güzeldi çay ve sahil, orman ve kaya, keçi ve gülböceği, çiçek ve kelebek güzeldi. Güzel ve iç açıcıydı dünyayı böyle gezip dolaşmak, böyle çocuksu, böyle uyanmış, çevresine karşı böyle kucak açarak, güvensizlikten böylesine uzak.
- ?Güzel bir ırmak,? dedi Siddhartha kayıkçıya. ?Evet,? diye cevapladı kayıkçı, ?pek güzel bir ırmaktır, onu her şeyden çok severim. Sesine sık sık kulak verip dinlemişimdir, sık sık gözlerinin içine bakmışımdır. Her zaman bir şeyler öğrenmişimdir ondan. Bir ırmak insana çok şey öğretebilir.?
- Çalışıp didindiğini görüyordu onların; karşılığında ödedikleri ücrete hiç de değmeyecek nesneler uğrunda, para pul, küçük hazlar, küçük payeler uğrunda acı çektiklerini, saçlarını ağarttıklarını görüyor, birbirlerine veriştirip hakaretler yağdırdıklarını, bir Samananın gülüp geçtiği ıstıraplardan dolayı ah vah ettiklerini, bir Samananın hiç duyumsamadığı yokluk ve yoksunluklardan etkilendiklerini görüyordu.
- Biliyorsun çünkü, yumuşak sertten güçlüdür, su kayadan güçlü, sevgi zorbalıktan güçlüdür.
- Sevgi, dostum Govinda, her şeyin başı gibi görünüyor bana. Dünyanın içyüzünü görmek, onu açıklamak, onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. Ama benim için tek önemli şey, dünyayı sevebilmektir; onu aşağılamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle, hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir.
- "Birbirine ne kadar yakın oturulursa,birbirini tanımak o kadar zorlaşır..." Hermann Hesse
- "Dünyaya ayak uyduramayan" kişi, kendi kendini bulmaya yakın olandır. Dünyaya ayak uyduran kişi ise kendini bulamaz ama parlamentoda bir milletvekili olabilir. (Hermann Hesse)
- "Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır. Bilgelik keşfedilebilir, bilgelik yaşanabilir, bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı, bilgelik mucizeler ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez."