- Bilgelik bir başkasına anlatılamaz;bir bilgenin başkalarına anlatmaya çalıştığı bilgelik aptalca bir şey gibi gelir kulağa..Bilgi bir başkasına aktarılabilir,bilgelikse hayır.Bilgelik keşfedilebilir,bilgelik yaşanabilir,bilgelik el üstünde taşıyabilir insanı,bilgelikle mucizeler yaratılabilir ama bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez. Syf;139
- Hiç bir gerçek yoktur ki , karşıtı da gerçek olmasın! Yani şöyle ; Bir gerçek tek taraflıysa dile getirilip sözcüklere dökülebilir. Düşüncelerle düşünülüp sözcüklerle söylenebilen ne varsa tek taraflıdır. hepsi tek taraflı hepsi yarım, hepsi bütünlükten,mükemmellikten ve birlikten yoksun. Syf;139
- Asla bir insan ya da bir eylem tümüyle Nirvana değildir,asla bir insan tümüyle kutsal ya da tümüyle günahkar olamaz.Böyle gibi görünmesi yanılmamızdan , zamana gerçek bir nesne gibi bakmamızdandır. Zaman gerçek değildir Govinda.ben sık sık yaşadım bunu.Zaman da gerçek değilse,dünya ile sonsuzluk,acı ile mutluluk,kötü ile iyi arasında var gibi görünen çizgi de bir yanılgıdan başka şey değildir. Syf;139-140
- -tüm günahlar bağışlanmayı,tüm küçük çocuklar yaşlıyı,tüm bebekler ölümü,tüm ölenler sonsuz yaşamı içinde taşır.Hiç kimse bir başkasının yürüdüğü yolda ne kadar ilerlemiş olduğunu göremez. Syf;140
- Tüm çabalarımız, tüm uygarlığımız, tüm inancımız, alabildiğine hasta düşmüş kıvancımız ve yaşam isteğimiz, her şey çukuru boylayacaktı.
- Tacirlerin ticaretle uğraştığını, prenslerin avlanmaya gittiğini, yaslıların ağlayıp sızlayarak ölülerinin yasını tuttuğunu, fahişelerin gelip geçenlere kendilerini peşkeş çektiğini, hekimlerin hasta tedavisiyle uğraştığını, rahiplerin ekin ekilecek günü saptadığını, sevgililerin seviştiğini, annelerin çocuklarını emzirdiğini gördü, ama bütün bunlar gözlerinin bakışına değmeyecek şeylerdi, hepsi yalan söylüyordu, hepsi pis pis kokuyor, yalan dolan kokuyor hepsi, hepsi soyluluk, mutluluk ve güzellik bağışlayan şeylermiş gibi sahte bir izlenim uyandırmaya çalışıyordu, ama her şey gerçekte çürüyüp kokuşmaydı yalnızca. Dünyanın acı bir tadı vardı. Eziyetti yaşamak.
- Hiçbir şey öğrenilemeyeceğini öğrenmek için hayli zaman harcadım ve harcıyorum hâlâ, dostum Govinda; şimdiye kadar öğrendiğim tek şey, hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu.
- Bu yüzdendir ki yolculuğumu sürdüreceğim - bir başka öğreti, daha iyi bir öğreti aramak için değil hani, çünkü biliyorum ki böyle bir öğreti yoktur, tüm öğretilere ve öğretmenlere sırt çevirip hedefime tek başıma ulaşmak ya da bu uğurda ölmek için yapacağım bu yolculuğu.
- Bir başkasının yaşamı konusunda yargıda bulunmak bana düşmez! Bir tek kendim, yalnızca kendim için bir yargıya varabilir, bir şeyi seçer ya da yadsıyabilirim. Ben?den kurtulmaya çalışırız biz Samanalar, ey ulu kişi. Öğrencilerinden biri olsam, korkarım kendi Ben?im sadece görünürde, sadece yalancıktan sükûn bulup esenliğe kavuşacak, oysa gerçekte yaşamını sürdürüp büyüyecek giderek, çünkü o zaman öğretiyi, senin peşine takılmamı, sana duyacağım sevgiyi, keşişler topluluğunu kendi Ben?im yapmış olacağım.
- Düşüne düşüne yürüyen Siddhartha, bir ara yavaşladı ve sordu kendi kendine: ?Peki ama, nedir senin öğretilerden ve öğretmenlerden öğrenmek istediğin ve sana öğretmenlik edenlerin bir türlü sana öğretemediği?? Ve şu yanıtı verdi soruya: ?Hikmetini ve içyüzünü öğrenmek istediğim şey, Ben?di. Kurtulmak, alt etmek istediğim şey Ben?di. Ama alt edemedim, sadece yanılttım, sadece kaçtım ondan, sadece saklanıp gizlendim. Doğrusu, dünyada benim bu Ben?im kadar, bu yaşıyor olduğum, başkaları gibi ve başkalarından ayrı biri olduğum, Siddhartha olduğum bilmecesi kadar kafamı başka hiçbir şey kurcalamadı. Ve dünyada kendim kadar, Siddhartha kadar az bildiğim başka hiçbir şey yok!