- Bu hoşnutluk, bu ağrı ve sızılardan uzaklık, bu katlanılabilecek, bu yılgın günler güzel şeylerdir doğrusu; öyle günler ki, ne ağrı sızılar ne sevinçler, seslerini fazla çıkarmayı göze alabilir, her şey fısıldayarak konuşur ve ayak parmakları üzerinde bir gölge gibi devinir usulcacık.
- Ama gerektiğinde ağrı ve sızılar, kendine yol yaparak başka iklimlere kaçıp sığınmaktan kendimi alamıyorum.
- Yazıklanacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye yazıklanmamak gerekiyordu.
- Mutlu acılar çektim, bundan böyle dünyada hiçbir şeye karşı kendimi savunmaz oldum, bundan böyle hiçbir şeyden korkup çekinmedim, peki dedim her şeye, gönlümün kapılarını her şeye açtım.
- "Bizim gibiler belki sevemez. Çocuk insanlar yapabilir bunu; bu, onların gizidir."
- Ve doğrusu dünya haklıysa, kafeteryalardaki bu müzik, bu kitlesel eğlenmeler, az şeyle yetinen bu Amerikalaşmış insanlar haklıysalar, o zaman ben haksızım demektir, o zaman kaçık biriyim ben, o zaman sık sık kendime verdiğim isimle bir bozkırkurduyum, yolunu şaşırıp yabancı ve anlaşılmaz bir dünyada gözünü açan bir hayvanım, eski vatanın havası yiyeceği elinden çıkıp gitmiş bir hayvan.
- Bu tanrısal küçük ezgi ruhuma kök saldığına ve gün gelip o göz alıcı renkleriyle nazlı çiçeğimi içimde açtırdığına göre, büsbütün mahvolmuş sayılabilir miydim? Yolunu şaşırmış, bulunduğu çevreye akıl erdiremeyen bir hayvan da olsam, içimde bir şey vardı yanıt veren, uzaktaki ve yüksekteki dünyaların yolladığı çağrıları alan bir şey vardı, beynimde binlerce görüntü üst üste yığılmış duruyordu.
- Kim yaşamının kalıntıları üzerinde uçup gitmekte olan anlamın peşine düştü, saçma görünen şeylere katlandı, kaçıkça görünen şeyleri yaşadı?
- Bir dost sıcaklığının gerçekleşmeyecek özlemiyle kendi kendimi kahredip durmam gülünçtü.
- Yalnızlık bağımsızlıktır, yalnızlığı arzulamış, uzun yıllar içinde onu ele geçirmiştim. Soğuktu bu yalnızlık, orası öyle, ama sessizdi, yıldızların içinde dolanıp durduğu uzay gibi harikulade sessiz ve büyük.