- Ölümlü nesneler hızlı bir değişim içindedir, Govinda, biliyorsun bunu.
- ....ama yok, söz konusu durum yalnızca benim kişisel güçsüzlüğümden kaynaklanıyorsa, gelsindi o zaman kendi kendimi aşağılamaların cümbüşü.
- bir yıl yada bir ay sonra,ya da yarın,ne fark ederdi? Kapı açık duruyordu nasıl olsa.
- İçimde epeydir biriken tiksintinin doruk noktasına ulaştığını duyumsuyordum, yaşam beni içinden kusup atmıştı.Hışımla bozbulanık kent içinde seğirtiyordum, sanki her şey balçık ve cenaze alayı kokuyordu.
- "Siddhartha kulak verip dinledi. Bütünüyle kulak verip dinleyen biri kesilmişti şimdi, kendini tümüyle dinlemeye vermiş, tümüyle boşalmış, tümüyle soğurup içine alan biri olmuştu. Dinleme sanatında öğrenilecek her şeyi öğrendiğini hissediyordu. O zamana kadar bütün sesleri sık sık işitmişti, ırmağın çıkardığı bu pek çok sesi; ama sesler bugün bir başka yankılanıyordu. Pek çok sesi birbirinden ayırt edemiyordu artık, neşelileri gözü yaşlılardan, çocuksuları erkeksilerden ayıramıyordu, bir bütünlük oluşturuyordu hepsi, özlemin yakınması ve bilen kişinin gülüşü, öfkenin haykırışı ve ölen kişilerin iniltisi, hepsi birdi şimdi, hepsi içi içe geçmişti, birbirine bağlanmış, binlerce kez birbirine sarılıp dolanmıştı. Ve tümü, bütün sesler, bütün amaçlar, bütün özlemler, bütün çileler, bütün hazlar, bütün iyi, bütün kötü şeyler, tümü birden dünyayı oluşturmaktaydı. Tümü birden yaşamın müziğiydi."
- Doğru olanı ve yaşamın nasıl bir düzeni olduğunu herkesin kendisinin düşünmesi gerek; çünkü bu hiçbir kitaptan öğrenilmez.
- birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti.
- Biliyor musun, şu insanların istekleri çok gülünç. Eğer ben şimdi şu anda bir işaretimle istediğim biçimde küçük, güzel bir oğlan çocuğu olabilseydim, sen de bir işaretinle zarif ve iyi bir yaşlı adam olacak olsaydın, ikimiz de bu işaretleri yapmaktan vazgeçip nasılsak öyle kalmayı yeğlerdik.
- bir yerde gece vakti bir havai fişek atılmasından daha güzel bir şey düşleyemem. Onda mavi ve yeşil ışık kürecikleri vardır. Bunlar karanlıkta yukarı doğru yükselir ve tam en güzel anlarında küçük bir eğim yapıp söner. Ona durup bakıldığı zaman önce bir sevinç, aynı zamanda da hemen bitecek diye bir korku duyulur: Bu iki duygu da birbirine bağlıdır ve bunun bitmesi uzun sürmesinden daha güzeldir, öyle değil mi?
- "Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu başka bir ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilir, birbiriyle konuşabilir, birlikte olabilir; ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar; çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek bir şey yapamaz, bu rüzgârın işidir, o nasıl isterse, nereden isterse öylece gelir, eser, gider.