- -... Ya sen, Vatanabe, sen içmiyor musun? -Haziranda bıraktım. -Neden? -Bıkmıştım artık. Gecenin ortasında sigarasızlık çekmeye dayanamıyordum. Bunun için bıraktım. Bir şeye bağımlı olmayı sevmem.
- "Çehov şöyle der" dedi Tamaru yavaşça ayağa kalkarak, "öykünün içinde bir tabanca varsa, bu tabancanın patlaması gerekir."
- Nefret, uzun, kara bir gölgedir. Çok zaman, nefret eden kişi bile nereden geldiğini bilemez. İki yanı keskin bir kılıca benzer. Karşınızdakine şiddetle indirirseniz, kendinizi kesersiniz. Bu da ölümcül olabilir. (364)
- Bir şeye çok zaman harcamak, bir bakıma en ince öç alma biçimidir. (399)
- İnsan ne denli uzağa giderse gitsin, yine de kaçamayacağı şeyler var. (411)
- İyi haberler çoğu zaman alçak sesle verilir. (414)
- Belki de onu kaybedeceğim, Ya da kendimi kaybedeceğim. Veya sonunda hiçbir yere varamayacağım. Belki her şey öylesine rayından çıkmış ki, ne denli uğraşıp didinsem de, hiçbir şeyi onaramayacağım. Belki de sadece, yıkılmış bir evin küllerini boşuna karıştırıyorum ve bunun farkına varmayan sadece benim. (428)
- "Umurumda değil" dedim, orada bulunan birine alçak ama kararlı bir sesle."İşte tüm söyleyebileceğim: hiç olmazsa, bekleyecek bir şeyim var, arayacak bir şeyim." (428)
- Deneyimleri sonucu biliyordu ki, ne yaparsa yapsın, ne düşünürse düşünsün, hiçbir şey durumu değiştiremez. Nasılsa kader ağını örecek, ancak payını aldıktan sonra koyverecektir onu. Buna yürekten inanıyordu. Ama bu, onun pasif ya da enerjiden yoksun biri olduğu anlamına gelmiyordu. İnsanların çoğundan daha geniş bir karar verme yetisine sahipti ve kararlarını uygulamak için de gereken tüm çabayı harcamasını biliyordu. (618)
- ...doğru, ille de gerçek değildir ve gerçek de belki tek doğru değildir. (636)