- "hasta mısın evladım? soyle bana neyin var,neden kirdin lambayi,yapma boyle..." "kirdimsa kirdim , ne olacak! çok mu değerliymiş?" "lamba senden değerli mi evladım , lambanin amina koyayim , lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanizi sikeyim, kaç paraysa veririz.sen değerlisin benim için." "beni gorunce yanmiyordu baba ." "nasıl ya?" "görmezden geliyordu,yanmiyordu.kaç sefer yok saydi beni." "e beni gorunce de yanmiyordu bazen , böyle el sallayacaksin havaya doğru , o zaman yaniyor." "hadi ya ! sahiden mi?" "evet. ucuzundan takmişlar.bizimle bir alakası yok." babama sarıldim,yillar sonra...
- İnsan en az üç kişidir: kendisi, olmak istediği kişi ve aradaki farkta yaşayan üçüncü. En sahici de bu üçüncüdür. Olmak istediğin kişiden kendini çıkardığında, aradaki farkta yaşayan kişidir en çok sana benzeyen. Ne kendin kadar husursuz ne de olmak istediğin kadar hayalidir o. Yine bu yüzden iki insanın birbirine aşık olması en az altı kişi arasında geçen bir hadisedir. Hangi kişiliğinin hangi kişiliğe, hangi parçanın hangi parçaya özlem duyduğunu çözemediğinde, içmeyi unuttuğun sigara parmaklarını yakana kadar karşı duvara bakarsın.
- Babamın bir maaşına denk geliyormuş o akülü arabanın parası, bana dedikleri buydu, evin taksiti varmış, o yüzden alınamazmış. Şimdi düşünüyorum, her ay evin taksitini ödediler de ne oldu. Taksitler bitti, ertesi ay deprem oldu, ev yıkıldı. Ben günlerce ağlayıp durduğumla kaldım akülü araba sevdası yüzünden. Bazı anlar vardır, geçen zamanın bir daha geri gelmeyeceğini kuvvetle hissettirir insana. Ben de işte ta o zaman, akülü arabayı isterken geçen zamanın bir daha asla geri gelmeyeceğini kuvvetle hissediyordum. İleride anlamı olmayacağını biliyordum çünkü o akülü arabanın. Bir hayal, gerçekleşmesi gereken zamanda gerçekleşmelidir, işte tam o günlerde alınmalıydı bana akülü araba, artık çok geç, her şey için çok geç, uçup gitti elimizden o balon.
- Bu ülkede ölmek sıradan bir şakadır. S.38
- Elini göğsüne götürmüştü sonra, tam kalbinin üstüne, "Burası da gülüyor", demişti. "Burası çok mutlu." Elini omzuma atmıştı sonra, "Sen neyi dert ediyorsun ki?", diye eklemişti. S.41
- Benim de bir özel hayat eşiğim vardı, ne kadar içersem içeyim kendime sakladığım acılarım vardı. Hususi acılar, kamuya kapalı, üzgünüz, sürücünüz bu acının biçimini desteklemiyor.
- Temel kural şudur, alkollüyken bir şeylerin ters gittiğini hissedersin sürekli, bir süre sonra da sahiden ters gitmeye başlar.
- Hayatımızın müziğini susturmuşlardı, hayatımızın şiirini karalamışlardı.
- Elini göğsüne götürmüştü sonra, tam kalbinin üstüne, "Burası da gülüyor", demişti. "Burası çok mutlu." Elini omzuma atmıştı sonra, "Sen neyi dert ediyorsun ki?", diye eklemişti.
- "Üzülme baba,"dedim,"alt tarafı bir ev,alt tarafı beton parçası ya. Çalışır ederiz,yine alırız. Ben de çalışırım bundan sonra,söz,alırız bir ev daha." "Ona üzülmüyorum ki ben,"dedi babam. "Her ay evin taksidini ödedik de ne oldu. Bak,uçup gitti elimizden balon gibi. Keşke seni ağlatmasaydık çocukken. Keşke sana o akülü arabayı alsaydık."