- Yüreğin hafızası var, farklı işliyor. Bir zamanlar kaldığı evleri, en boktan zamanlar da olsa unutamıyor insan... Syf:115
- "İnsanlara gerçekten bakmak istiyorsan oğlum, onların sana bakamayacağı bir yere git." demişti. "Kıyametin ortasına git."
- ...kayboldum ama henüz boğulmadım. Hoşça kalın.
- "İçkileri de kıracaktım, " dedi, "kıramadım. Çok pahalı. "
- Bütün bunları bunca sene içimde saklayıp durduysam ve şimdi yazıyorsam eğer, o iyimserlik balonu da çoktan uçup gittiği içindir. Bana olgunlaşma masalları anlatmayın. Artık herşey için cok geç diyorsam, çok geçtir. Ötesi yok.
- "Gidiyorum dostlarım, " dedim . "Bundan sonra işlerim ister yoluna girsin, ister daha beter boka sarsın, nerden geldigimi asla unutmayacağım. Burayı ve bu masaları ve bu tezgahı ve şu Efes takvimindeki Ebru Şallı'yı ve onun hiçbirimizin yüzüne bakmayacağı gerçeğini asla unutmayacağım."
- Fakat bizim için hiçbir yere gitmiyordu yollar. Adım atsak karanlıktı. Adım atsak boşluktu. Bizim için kartondandı sanki dünya, adım atsak elimizde buruşup kalacaktı.
- "Ne biçim merdivendi bu, niye sonu gelmiyordu? Boğucu bir merdivendi, amca sırtımda kayaya dönüşmüştü, boğuluyordum. Keskin bir kokuyla uyandım. Bok! Evi bok bastı."
- Acı dolu bir dünyada yaşıyorduk ve bu acıların çoğunun mantıklı bir açıklaması yoktu. Kör bir boşluğa düşer gibi yaşıyorduk ve dik bir yokuşu çıkmaya benziyordu bu düşüş.
- Televizyon halkın afyonudur.