- İnsan bir yerde doğdu mu oralı olmuyor, o zamanlı oluyor daha çok. Memleketi o zaman oluyor. Doğduğumuz büyüdüğümüz şehirdeki bütün değişimleri hüzünle kaydetmemizin nedeni bu. Hüzünlenmek için illa somut bir yıkıma da gerek yok. 'Eskiden bu okulun kapısı paslıydı ne güzel.' diye üzüldüğüm de oldu. Konu, doğduğumuz yerin mazisi olunca asla vazgeçemeyeceğimiz takıntılar var çünkü. Renkler var, sesler var, kokular var, binlerce ıvır zıvır var. Sonsuza kadar yitirilmiş anlar var. İnsan zamanını durdurmak istediği yere aittir.
- Düşleri gerçek sanmaya başlarsan onlarda kusur da bulmaya başlarsın.
- Herkes kendi kabusunu görür. Bir kabusu yapan şey ondaki aktarılamayan noktalardır. Başkasına anlattığın şey kabus değildir artık.
- Yaşadıklarıma bir hikayeymiş gibi bakmak istiyordum. Kendi yaşamıma bir hikaye gibi bakarsam geriye dönüp düzeltme şansım olacaktı sanki.
- İşler yolunda gitmiyorsa mazi denilen şey bir enkazdır ve hatıraların son kullanma tarihleri vardır. Küflenirler, kokuşurlar, bozulurlar. Mezunlar derneğine pilav yemeye gidenlerin çoğunun halinin vaktinin yerinde olması tesadüf olamaz. Ancak şimdiki halinden memnunsan geçmişi hatırlatacak organizasyonlardan keyif alırsın. Hatta geçmişin ne kadar boktan olursa aldığın keyif de o kadar artar. İşler yolunda gitmiyorsa hiçbir yere gidemezsin. Ardında bırakacak bir şey yokken kim gidebilir? Hiçbir yere doğru uzun bir yürüyüş, bunu kim göze alabilir?
- Herşeyin ilki bir parça büyülüdür
- Sevmiyorsun. Yeterince sevmiyorsun. Yeterince sevsen, bütün sevmeyenler adına da severdin beni. Çok gayret ettin beni sevmeye ama olmuyor işte. Babamı sevmediğin için beni de sevemedin bir türlü. Mesele bu, biz senin hayatını mahvettik, gençliğini güzelliğini mahvettik.
- Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete yani birini er geç unutmaya mahkûm olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Belki de neden bahsettigimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.
- " Neden öyle bakıyorsun?" " Hiç," dedim.." Neden susuyorsun?" " Düşünüyorum." " Neyi?" "Neyi anlatmam gerektiğini."
- " Sen beni öldürdün baba," dedim. " Ne diyorsun evladım sen?" " Beni de bu dükkanda öldürdün, boğarak öldürdün!" " Ne bogmasi lan?" " Tüp gazla boğdun, damacana sularla boğdun!"