- Haberler doğru olsaydı onları güzel kadınlara sundurmak zorunda kalmazlardı. Televizyon yalanın kalesidir.
- İffetimizi tesadüfen koruyor olmamız iffetli olduğumuz anlamına gelmez. İffetine mikroskopla bakan, orada baştan çıkmaya hazır birini görür.
- Hiç kimse yalnızken tam anlamıyla sarhoş olamaz; şahit gerekir sarhoşluk için.
- Çevremiz yaşayan ölülerle dolu,paketlenmiş,etiketlenmiş,bir kenara atılıp unutulmuş,hatırlandığı zaman da lanetle hatırlanmaya mahkum edilmiş insanlar.Onların sosyal ölülere dönüşmeden evvel sarf ettikleri son sözlere ilgi gösterilirse,o zaman bir anlamı olurdu belki bu merakın.
- "Ne oldu Galip ?" dedim. "Söyle, ne oldu ?" Galip gözlerini benden kaçırdı, hafif titreyen bir sesle, "Hep senin yüzünden kardeşim," dedi. "Ne benim yüzümden ?" "Beni anlatamadın."
- Kendimizi özgür zannediyoruz oysaki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar. Sınırlara gelince fark ediliyor bu. Dışarı çıkmak isterken kendini cama vurup duran yarı delirmiş karasinekler gibiyken. Sadece geceleri, yapayalnız ve yalınayakken anlaşılabilecek şeyler var.
- Senin varlığın bana yapılmış enteresan bir şaka sanki. Aslında ben hala bu şakaya nasıl karşılık vermem gerektiğini arıyorum.
- Herkes kendi kâbusunu görür. Bir kâbusu kâbus yapan şey ondaki aktarılamayan noktalardır. Başkasına anlattığın şey kâbus değildir artık.
- Maddi bir kayıp olmadan manevi bir yükselişin imkânı yok. Yoga kurslarının aylık ücretlerine bakın en basitinden.
- "Ne?" "Nasıl biriyim sence?" "Bilmem, esprilisin işte," dedi yüzünde hınzır bir ifadeyle. "Yakışıklı mıyım peki?" Bana yaklaştı, sanki sorduğum sorunun cevabını arıyormuş gibi öyle mahzun baktı bir an. İçimde bir umut ışığı belirdi. Neredeyse öpmeye yeltenecektim. Bizim aile böyle, güzel kadınlar karşısında elleri ayaklarına dolaşan adamlar yardımlaşma ve dayanışma derneği. En ufak bir umut ışığı görmeyelim, anında sapıtırız, bizi duygularını belli etmeyen mülayim aile babalarının dünyasına bağlayan şey bir pamuk ipliğidir diyebilirim.