- "Merhaba Nurullah." "Merhaba hocam." "Berke mi demeliydim? Hep yoklama listesindeki ilk adlar geliyor aklıma." "Önemli değil hocam," dedim. "Nurullah, Bülent, Berke fark etmez, bir adamın bu kadar çok ismi olduktan sonra. Bülent'i babam koymuş, Berke'yi annem istemiş, Nurullah da rahmetli dedemin adı." "Türlü yaparken tüp bitti." "Anlıyorum hocam, türlü en çok tüp bitiren yemeklerimizdendir.
- "Nasılsın Berke Ağbi?" "Dehşetin dibindeyim canım. Tüp ya da su lazım mı?" "Yok." "Otur bir çay söyleyeyim." "Annem merak eder." "Neden geldin o zaman?" "Hiç, Geçerken uğradım." "İyi ettin." "Hadi hayırlı işler." "Sağ ol canım." Gitti. Minik kalçalarına baktım. On üç yaşında, ben on yedi.
- Her insanı seven birileri bulunur çünkü budur dünyada kalan son adalet kırıntısı.
- Tavanda yelkenli yapmak kolaydır, üç noktayı birleştirmek kâfidir çünkü. Okyanus yapmak kolaydır, alakasız yerlerdeki beş altı noktayı birleştirmek yeter. Bir kalp içinse ciddi hayal gücü gerekir.
- Behzat Ç., ertesi gün, Ankara il sınırlarının sonuna doğru, Ayaş'a yaklaşırken rahat bir nefes alınca anladı bunu. Aslında bütün kent, insanların diri diri gömüldüğü bir tabuttu. Farklı olan ebattı, yoksa mantık üç aşağı beş yukarı aynıydı. Senin için ayrılan hava bitince ölüyordun, bir daha gömüyorlardı.
- " Ankara'da doğup büyüyen bir adamın duyup duyabileceği bütün sıkıntıların mimarı Ankara Adliyesi'dir. Kafka burayı görse ?Adamlar yapmış!? deyip yazarlığı bırakırdı. ?
- "Mutluluk yokluğuyla bilinen bir merettir."
- Her insanı seven birileri bulunur çünkü, budur dünyada kalan son adalet kırıntısı.
- Nereye gittiğini bilmeden, ayaklarının götürdüğü istikamete yol aldı. Gerçi gideceği yeri belli belirsiz seziyordu ya, yine de kesin bir rota çizmeden, buralarda bütün yan sokakların bir ana caddeye açılmak amacıyla var olduğunu bilerek, çıkmaz sokağı olmayan bir kentin verdiği kahredici huzurla, palas pandıras yürüyordu.
- ?Galiba gündüz doksan dokuz tane kırmızı Vosvos sayıp, gece de yatmadan on tane yıldız sayarsan dileğin gerçekleşiyormuş. Ne acayip bir fal, şimdi kimse tutamaz, kırmızıyı bırak, o kadar Vosvos kaldı mı yollarda??