- hayatımızı değiştirecek insanlar sessiz sedasız geçtiler yanımızdan. onları görmedik, yoktu kara atları. ne öğrendik onca bulmacadan: çinekop, lüfer balığının küçüğüdür. resimdeki şarkıcıyı yolda görmüştük bir seferinde; sıhhiye köprüsünün altında, o mahşer yeri provasında. çok daha fazla şey öğrenmiştik. bazen bir hikaye tutuşmuş iki eldir, kenetlenmiş on parmaktır. şimdi gizlice söyle bana, saklı düşler ne demektir? yağmur ne demektir, terk ne demektir? işte o zaman anlayacağız yeniden gitmek ne demektir.
- "Felaketlerden zevk alan bir mizacın mı var?" diye sormuştum bir seferinde. "Gerçeklere tahammül edebilecek gücüm var." demişti.
- "Seni sevmeyen birini sarhoşken arayamazsın. Seni sevmeyen birini gece yarısından sonra arayamazsın. Seni sevmeyen birini öğleden sonra bile arayamazsın. Belki akşamüstü bir mesaj çekersin."
- Ayrıca yalanlara inanmaya ihtiyacı varmış. Bütün çaresiz insanlar gibi... Bütün hasta yakınları gibi... Dağılan bir okul gibi...
- Gözyaşların kurumadan gülmeye başlarsın o zaman. Çünkü bilirsin ki seni artık kimse kandıramaz kolay kolay. Mutsuz insanları kandırmak zordur çünkü. Hayata her zaman kuşkulu gözlerle bakan, mutsuz insanları kandırmak, herkes bilir bunu, çok ayıptır çünkü.
- Gözlerini saate diktiğinde saniyede çubuğunu değil de akreple yelkovanın ilerleyişini izliyorsan hayallerin boka batmış demektir.
- "Aslında o kadar da önemli biri olmadığımızı anladığımızda neden üzülüyoruz ki?" diye sormuştu o gece. "Bunun temel bir aydınlanma anı olması gerekmez mi? Hepimizi önemli insanlar olduğumuza inandırdılar. Sonra da çekip gittiler." Sonra da çekip gitmişti. Evet. Önemsiz insanlar olduğumuzu hatırlamaya yeniden ihtiyacımız var.
- Babam fabrikadan aldığı maaşın yarısıyla yirmi sene boyunca taksit ödeyip İnan Yapı Kooperatifi'nden bir daire sahibi oldu. Taksitlerin bittiği ay deprem oldu, ev yıkıldı. Tek yumrukla nakavt. Her zaman böyle olur. Mutlu olmak için bir sürü faktörün bir araya gelmesi gerekir. Mutsuzluk için tek neden yeter.
- "Bugün ne öğrendin?" "İtalyanca seni seviyorum demeyi." "İtalyan bir sevgilin mi var?" "Hayır, İspanyol dilinde okuyan bir kız var." "O zaman neden İspanyolcasını öğrenmedin?" "Bütün dillerin temeli İtalyanca dediler." "O da seni seviyor mu?" "Hayat, ne münasebet."
- "Çayına tek şeker atıp, bir 216 yaktı. ?Kahvaltıdan sonra içseydin? ?Sonra da içerim.?"