- Hayat kitaplarda yazılanlar gibi değilmiş. Kitaplarda her kelimenin altında başka bir kelime gizliymiş. Her yüzün altına başka bir yüz? Böyle gidiyormuş; bunun sonu yokmuş. Geç de olsa şimdi anlıyorum. Beni aşar bu kelimelerin altındaki kelimeler, bu yüzlerin altındaki yüzler? Ben içimdeki acıya bakarım. İçimdeki enayiliğe bakarım. Evet, kelimelerin altındaki kelimeyi, yüzlerin altındaki yüzü biliyorum ama ben seni içimde hissederken, sana inanmışken, şehrin her tarafında yanan bir ışık vardı. Yollarda, bahçelerde, hiç durmadan yanan bir ışık?
- Adına kader dedikleri, içine hapsolduğumuz, ne akışını, ne sonunu, ne de bize biçilen rolleri bir türlü değiştirmediğimiz o acımasız öyküde, benim rolüm, seni hep kaybetmekmiş sevgili!...
- Adına kader dedikleri, içine hapsolduğumuz, ne akışını, ne sonunu, ne de bize biçilen rolleri bir türlü değiştirmediğimiz o acımasız öyküde, benim rolüm, seni hep kaybetmekmiş sevgili!...
- Biliyor musun, sana ölümü anlatmak isterdim. Sana ölümün o birdenbireliğini, o sabırsız yok ediciliğini, o ansızınlığını anlatmak isterdim, uzun uzun. Hayata yalnızca bir sevgilinin kalbinden tutunursan eğer ve o kalp kalbini ansızın terk ederse, geriye kalan hiçliğin içinde sonsuza kadar düşersin. Ne o sonsuzluk biter, ne de o karanlığın içinde debelenerek yuvarlanışın.
- Ve sonra, hayat bitti; aşkın başladı. Şimdi ne kadar da iyi anlıyorum; sana aşık olmak, seni kaybetmemiş...
- Korkuyu beklemenin telaşı, korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun?
- Bir kavuşma mucizesine inanma yolunda harcanmış bir hayatın ansızın sonuna gelme ve o mucizeyi yaşayamadan bir başına ölme korkusuydu, yağmur...
- Korkuyu beklemenin telaşı, korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun?
- Korkuyu beklemenin telaşı, korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun?
- Her birimizin bir başkasının üzerinde mutlaka bir etkisi vardır... Yeter ki aramızdaki o bağı görelim...