- Sizce aldatılan ,başkasına tercih edilen biri nasıl olur da böyle bir anda yaşamaya başladığını hisseder ve hikayesinin kaldığı yerden devam ettiğine inanır, söyler misiniz....
- Sevmek,insanın çok yakın hissettigi birinde kendisine merhamet duymasıydı.
- Yıllar sonra bir gün hayatımda ilk kez sevgisi benim sevgimden daha güçlü olan biriyle yola çıktım. Ama bunun farkında değildim ve onu da öncekiler gibi koşullu ve hesaplı sanmıştım. ...
Hep olduğu gibi ,ihanet edip ,beni yolun ortasında terk edip gitmesi için kendimi ona adadım, sevgim yüzünden alcalabildigim kadar alcaldım,kendimi en acınacak durumlara soktum .
Bunca çabamdan sonra beni şaşırtmayacağını sanıyordum.
Ama şaşırttı! - Ben karşımdakinin beni yolun ortasında terk edeceğini bile bile kendimi ona adıyordum. O beni terk edeceğini bile bile benden sevgimi ona sonuna dek kanıtlamamı istiyordu.
- Merdivenlerden tekrar odamıza çıkarken her şeye sinsi bir kurt gibi bakan adam,burada gördüğü her şeyin Jack London'un romanlarında anlattığı hayatlara benzediğini söylüyordu."Düşünsenize" diye ekliyordu ardından."böyle bir odaya giriyoruz,yemek masasının üzerinde küçük bir bebek,öleli neredeyse bir hafta olmuş,anne ve babası başında çaresizce bekleşiyorlar.Neden? diye soruyoruz,bu çocuk neden burada böyle yatıyor? Tabut alacak paramız yok ,onun için, diyor annesiyle babası.Tıpkı Jack London'un bir romanında anlattığı gibi....Ne müthiş değil mi?
- Verilmemiş sevgi....Verilmemiş sevgi
Bu muydu hayatımızın yazgısı:Vermeyi düşündüğümüz ,ama hep ertelediğimiz sevgiler yüzünden birbirimizi sonsuza dek yitirip duruyorduk.... - Eğer senin düşündüğün gibiyse, şunu iyi bil ki, bir gün mutlaka, sana geri dönerim!...
(sy9) - Aşk kaçmış gözlerine, yaşanmamış yılların sana ağlıyor.
- "Neredesiniz? Hepinizde bir parçam kaldı... Böyle birden çekip gidemezsiniz... Böyle susup gizlenemezsiniz... Kimdiniz siz? Ben sizdeki kendimi çok özledim; inceliktir, bir gün arayıp onu bana verin... Ben kendimdeki sizi özledim... Ne olur, hiç olmazsa onu arayıp sorun... Kimsesizliginiz bende kaldı... Bir yer söyleyin, getirip bırakayım..."
- Benden yazmamı istiyorsun. Günlerdir, sana yeniden yazmamı istiyorsun benden. Tek kanatlı, solgun düşlerimi, yüzünde kanayan o kutsal ışıkla aydınlatan sonsuzluk meleğim... Sana neyi anlatayım? Ruhumu yaktıktan sonra şimdi de damarlarımda dolaşan sensizliğin , etimi yakan acısını mı? O acıyı uyutsun diye sığındığım, ama sevgini orada da hep ama hep kaybettiğim soğuk rüyalarımı mı? Odamın tavanındaki, yoksulluğumu ve kimsesizliğimi harç yapıp içine doldurduğum o derin, o sonsuz çatlakların altında, sen diye her gece koynuna girdiğim o zamansız ölümlerimi mi? Gözlerinden özgürlüğe akan siyah nehirlerde boğulduğum, canım sevgili, söyle... Sana neyi anlatayım?