- Nasıl oluyordu peki, bütün bunlar? İnsan başkalarını nasıl yargılıyor, onlar hakkında nasıl fikir yürütüyordu? İnsan şunu buna ekleyip ondan çıkartarak hissettiği şeyin hoşlanmak mı, hoşlanmamak mı olduğu sonucuna nasıl varıyordu? Ve bu sözlerin arkasındaki anlam neydi ki sonuçta?
- Şöhret insana ayak bağı olur ve sınırlarken, az tanınmışlık kişiyi sarıp sarmalardı; az tanınmışlık belirsiz, verimli ve özgür bir yanı vardı; az tanınmışlık zihnin hiçbir engelle karşılaşmadan kendi yoluna gitmesine izin verirdi. Kimse nereye gittiğini ya da nereden geldiğini bilmezdi. Hakikati arayıp, hakikatten konuşabilirdi; o, tek başına özgür; tek başına doğrucu; tek başına huzur içerisindedir. 10
- İnsan evladının yüreğindeki hiçbir tutku başkalarını da kendi inandıklarına inandırma arzusu kadar kuvvetli değildir. Hiçbir şey sizin kutsal saydığınız bir şeyi, bir başkasının küçümsediğini hissetmek kadar mutluluğunuzu kökünden koparıp sizi öfkeye boğamaz. 11
- Edebiyat herkese açıktır... canınız öyle istiyorsa kilit vurun kütüphanelerinize, ancak aklımın özgürlüğüne vurabileceğiniz hiçbir kilit, sürebileceğiniz hiçbir sürgü, üzerime kapatabileceğiniz hiçbir bahçe kapısı yok. 22
- Dinin verdiği teselli yarattığı dehşete denktir. 36
- İletişim gerçektir, iletişim mutluluktur. Paylaşmak görevimizdir; derine inip en hastalıklı olan saklı düşünceleri hiçbir şeyi gizlemeden ortaya çıkartmak, hiçbir konuda numara yapmamak... 40
- Kendini ifade etmekten daha zor bir şey varsa, o da insanın kendisi olabilmesidir. 41
- Bir kez okumayı öğrendiğinde ona inanabileceği tek şey öğretebilirsiniz, o da kendisine inanmasıdır. 45
- Bunca çaba, emek, koşuşturmaca karşılığında kazanılan para şuracıkta mı harcanacak? Yok canım. Şimdi mi? Yok, zamanla. Kulaklar duymaz olup yoksullaştığında. 55
- Bir kadın olarak ülkesizim. Bir kadın olarak bir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak ülkem tüm dünya. 65