- Düşünürken çok kolaymış gibi gelen şeyler işe girişince içinden çıkılamaz karmakarışık bir durum alıveriyordu; tıpkı kayalıkların tepesinden bakınca düzenli ve orantılı görünen ama aralarında yüzen insana birbirinden derin uçurumlarla, köpüklü tepelerle ayrılmış gelen dalgalar gibi
- Öyleyse ne idi bu? Ne demek oluyordu? Birtakım şeyler böyle birden ellerini uzatıp insanı yakalayabilirler miydi? O kılıç kesebilir miydi? O yumruk inebilir miydi? insanın güven içinde olacağı hiçbir yer yok muydu? Dünyanın gidişini yürekten bilmenin olanağı yok muydu? Yaşam böyle, beklenmeyen bilinmez bir şey miydi? insan kendini bir kulenin tepesinden boşluğa atımıveriyordu?
- Kendiminkinin ne tür bir günlük olmasını isterdim?
Seyrekçe dokunmuş ama derbeder olmayan, aklıma geliveren ağırbaşlı, belirsiz, güzel her şeyi kucaklayacak kadar esnek.Onun eski, ağır bir masaya benzemesini isterdim ya da insanın gözden geçirmeden içine her türlü ıvır zıvırı tıkacağı, her şeyi alacak kadar geniş bir yolculuk çantasına. Bir iki yıl sonra geri dönmeyi, birikimin kendini düzene soktuğunu, arıttığını, kaynaştırdığını görmeyi isterdim, tıpkı böylesi tortuların gizemli biçimde kalıba dökülüşü, hayatımızın ışığını yansıtacak kadar saydam oluşu, ama yine de sanat yapıtının uzaklığıyla durağan, dengeli bileşikler olarak kalışı gibi.
Virginia Woolf - Bir Yazarın Günlüğü - Görünüşe göre her iki erkekten birinin elinden şiir ya da sone yazmak gelirken neden hiçbir kadının edebiyatın o olağanüstü türünde tek bir kelime bile yazamadığı bugüne dek yanıtı bulunamamış bir muammadır.
- Hayal edildiğinde çok önemli; pratikte ise tamamıyla önemsiz. Şiir kitaplarını baştan sona istila etmiş, tarihte ise adı geçmiyor.
- Coleridge, büyük bir zihnin çift cinsiyetli olduğunu söylerken kadınlara özellikle sempati besleyen, kadınların meselesini benimseyen ya da kendini kadınları yorumlamaya adayan bir zihin demek istememiştir. Belki de çift zihniyetli zihin, tek cinsiyetli zihin kadar uygun değildir böyle ayrımlar yapmaya. Belki de çift cinsiyetli zihnin yankılı ve geçirgen olduğunu söylemek istemiştir; engelsizce geçiriyordur duyguları; doğal olarak yaratıcıdır, göz kamaştırıcı ve bütündür.
- Erkekler kadınların kendilerinden üstün olduklarını bilirler, bu yüzden de en zayıflarını ya da en cahillerini seçerler.
- İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne de bir sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı.
- En edepli kadınlar en uygar zihinli olanlardır. Margaret Cavendish
- İstemeden evlendirilmişti kadınlar. Bir odaya tıkılıp bir tek şeyle meşgul olmaya zorlanmışlardı, bu durumda bir oyun yazarı onları nasıl eksiksiz, ilginç ya da gerçeğe uygun şekilde anlatabilirdi ki? Tek olası tercüman aşk olabilirdi. Şair eğer kadından nefret etmiyorsa, ya şehvetli olmak zorundaydı ya da üzücü, bunun da anlamı kadınların ondan hoşlanmamasıydı.