- Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan ilham alan prensiplerimizin, bir vücudun ortadan kaldırılması ile yok olacağını sananlar çok boş beyinli zavallılardır. Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak, Türk milleti uygarlık yolunda duraksamadan yürümeye devam edecektir.
- "3 Ekimde İstanbul Sarayburnu'nda heykelinizin açılış töreni yapılacak efendim. " " Heykelimin yapılmasına izin vererek halkın isteğini kırmamış oldum. Heykel sanatına alışılmasına benim heykelimin yardımcı olacağını düşünüyorum. Belki bu yolla heykel sanatı gelişir. Memleket heykellerle süslenir. Bence ilk fırsatta mesela Mimar Sinan'ın, İbn-i Sina'nın, Piri Reis'in de heykelleri yapılmalı. Bu büyük insanları unutturmamalıyız. "
- "Vatansever olmak vatandaş olmanın gereğidir." Zeki Mesut Bey (Alsan)
- Gazi'nin ideali Batı'yı taklit etmek değil, Anadolu kültürünün sağlıklı öğelerini koruyarak milletçe çağdaş uygarlığı paylaşmak, ona ortak olmaktı.
- 1927 yılı can sıkıcı bir olayla bitti. İsmet Paşa Gazi'yi ziyarete geldi. Üzgün, gergin bir hali vardı. "Senin bir sıkıntın var." "Evet." "Nedir? "Denizişleri eski Bakanımız İhsan Bey'den şikayetçiyim." "Hayrola?" "Yavuz zırhlısının onarımı işinde, yetkisi dışına çıktığı, işi yapacak şirket lehine kendi başına bazı kararlar aldığı anlaşıldı." Gazi çok şaşırdı. Tek kuruş için titrenirken böyle bir şey yapılmış olması inanılmayacak bir olaydı. "Bunu nasıl yapabilir?" "Ben de inanmakta büyük zorluk çektim. Yazık ki doğru." "Ne yapmayı düşünüyorsun?" "Yüce Divan'a vermek istiyorum." Bu şimdiye kadar hiç gerekmemiş bir yoldu. Gazi sıkıntı içinde ayağa kalktı. Topçu diye tanınan İhsan Bey Milli Mücadele'nin öncülerindendi. "İlk mücadele arkadaşlarımızdan biridir. Ama gereğini yap. Suçluysa akıbetine katlanır. Değilse, şerefiyle aramıza döner." Görmezden gelmek, ertelemek söz konusu olamazdı. Gazi Cumhuriyetin temel özelliğini açıklamıştı: "Cumhuriyet fazilet rejimidir."
- İyimserliğinin demir maskesi ağır ağır eriyip iç yüzünün ortaya çıkacağını sanıyordum.Solgun yüzüne, sanki hayatın bütün lezzetlerini, yani sevap ve günahlarını tatmış bir insanın tarifsiz doygunluğu yayılınca şaşırıp kaldım.Demek sahiden mutluydu.ama neden?Bu kadar mutlu olması için o kadar az sebep vardı ki.
- Acıyarak baktı."Aşk doğal afete benzer kızım .." dedi, İstemekle gerçekleşmez ki.Kendiliğinden gelir.
- Babam "Ankara küçük bir kentti.." dedi, "..Gittikçe büyük bir kasabaya dönüşüyor. Bu hali demokrasimize daha yakışıyor.Çünkü o da kasaba demokrasisi.
- Bir çiçek açar gibi sessizce güldü.Binlerce baştan çıkarıcı şarkıyla dolu bir sessizlik oldu.Elini yavaşça avucuma bıraktı.Ne küçük, yumuşak sıcak bir el.
- O kadar ciddiye aldığım hayatın, orta halli bir yazarın yazdığı, sıkıcı, basit güzel sahneleri çok kısa ve çok az, ağdalı bir melodramdan başka bir şey olmadığını fark etmeye başlamıştım.İnsanın özel hayatında mutlu olabilmesi için galiba bu basmakalıp oyunun dışına çıkıp tuluat yapması, güzel sahneleri uzatıp çoğaltması gerekiyor.