- Tarih bir millete bir kez dirilme hakkı verir yeniden uyursak, oyuna gelirsek, bir daha dirilemeyiz. Biz olmaktan çıkar kaybolur gideriz.
- Neden böyle geri kalmış, yoksul olmuşlardı?
Nedeni ne dindi, ne de dindarlıktı. İlk aydınlanma Müslümanlığın ürünüydü. Başlıca neden dinin, dolayısıyla toplumun ve devletin, gitgide ham sofuluğun, bağnazlığın ve medrese tutuculuğunun etkisine girmiş olmasıydı. Allah'ın koyduğu kurallar ile yetinmeyip onlara yeni kurallar, yasaklar, sıkılıklar ekleyen bu anlayış öyle yaygın ve güçlüydü ki kimse karşı gelemiyordu.
Bunu söyleyebilecek dini de, toplumu ve devleti de kurtaracak kahraman henüz yoktu. Kader o kahramanı tarih sahnesine çıkarmak için hazırlık yapıyordu. - "Ne güzel, ne mübarek bir yurdumuz var." diye düşündü, "Yerlisi, göçmeni, dağlısı, ovalısı, doğulusu, batılısı, hepimiz, bir aile, bir millet olsak, birbirimizi sevsek, çok çalışsak, yollar, fabrikalar, okullar, hastaneler yapsak, ilkellikten, bağnazlıktan kurtulsak, mutluluğu, refahı, uygarca ve özgürce yaşamayı biz de tanısak..."
- Herkes fedai, herkes kahraman, herkes büyüktü.
Tarihin en eski milletlerinden biri, ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa diriliyordu. - "Değişik bir milletiz, işler düzgünse ertesi günü bile düşünmeyiz, birbirimizi yeriz. İşler karıştıkça ağır ağır uyanmaya başlarız. İyice karışınca da, kenetlenip olmayacak işleri başarırız."
- " Vatan hainini hoş görüp affeden ondan daha haindir. "
- " İstanbul yıkım ve esirlik, Ankara umut ve özgürlüktü. "
- " Zafer başlı başına bir amaç değildir. Zafer kendisinden daha büyük bir amacı elde etmeye yaramalı,yeni bir alem doğmalı. Yoksa boşa gitmiş bir gayret olur. "
- " Kahramanı kadar gafili de, haini de çok bir milletiz. "
- " Din konusundaki cahilliğin ne kadar tehlikeli olduğunu sürekli görmekteydiler. Dinde cahillik ile ihanet arasında usturanın ağzı kadar incecik bir aralık vardı. "