- Ama doğrudur Şairlerin kötü Aşıklar olduğu. Çünkü şiir şuur halidir. Şuur akıllılık demektir. Aşksa hepi topu bir cinnettir.
- Belli ki onca şairliğine rağmen Nazım, şiirden Şaşırtıcı olan hayata ve hayattan da Şaşırtıcı olan kadın kalbinin bazen ne kadar Karmaşık çalışabileceğine yabancı kalmaktadır. Duygusu imbikten geçirilmiş bir kadın kalbinin; Uğrunda ne kadar çok şey feda edilmiş ne kadar çok bedel ödenmiş bile olsa, aşkın zafiyetinden, masumiyetinden bir kez Şüphe duyulmaya başlanınca; yaşanabileceği akla bile getirilmeyecek yaşanıp da Aşkın olmazlarına dair tahayyülün sınırları kırıldığında; her şeyi Ama her şeyi en fazla da kendisini feda edebileceğini bilmemektedir. En fazla kendisini çünkü Piraye Ömrünün sonuna kadar Nazım'ı sevmekten vazgeçmiş değildir
- En fazla kendisini çünkü Piraye Ömrünün sonuna kadar Nazım'ı sevmekten vazgeçmiş değildir. Ancak bekleme yanı inkar edilmiş, görülme ve bilinme hakkından gönüllü vazgeçilmiş bir aşktır artık bu. Beklenmeyen ve kendisini göstermeyi istemeden sadece sevmekle yetinen. Acı elbet. Ama bu kalbin sahibi aşkın en yetkin tanımıyla dikilmektedir karşımıza: gerekçesiz aşk. ... Ancak Aşkın en Karmaşık olanı kuşkusuz gerçek aşkın gerekçesidir. Çünkü o gerekçesizdir.
- Bana üzeri kar manzaralı porselen fincanda elinde ilk kahveyi getirirken sevdim Nihade'yi. Kalbimin ilk kıpırdadığı anı sığdıracağım ne çok kelamım vardı benim.Yinede bir kıpırtısına kalbimin kelam yetiremedim.
- Eğer'' Trabzonlu'' denecek bir tip varsa ki vardı, onun burnu kopup yere düşse gururundan eğilip yere almayan, ama kendisine emanet edilen bir avuç samanı korumak uğruna kendi samanlığının yanmasını da göze alan insanların en saf temsilcisini Settarhan ilk defa bu kaptanla tanıdı...... sayfa: 446
- Savunmasız. İki büklüm savrulurken bile isyansız.
- Olmuyordu işte, emelleri yaradılışına bir türlü uymuyordu. Altında uzanan kara parçasının üzerinde gövdesinin ve kanatlarının gölgesini görmeyi ne kadar istiyordu, oysa öyle zayıftı ki, gölgesi bile yere düşmüyordu.
- Dünya davetkâr, hükümdar ise talepkârdı.
- Değil mi ki kimi taş gemi oldum cam ırmakların üzerinde yüzmeye kalkıştım; kimi cam ırmak oldum taş gemilerin bağrımda yüzmesine alıştım.
- Ne kadar kolaymış oysa; sonunda bıraktım kendimi kadere. Amennâ. Her yanım kaza belâ. Her belâda bir belî. Amentü billâhi.