- Ne olmak istersen o sensin.
- Hayallerimde bile sana söyleyemediğim şeyleri yazacağım şimdi.Siz yerine sen demek gibi...
- Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim...
Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin... - Güzellikten doğan aşka yaslanarak her şeyi unutmak, senden gayrini geride bırakmak isterdim. Fakat ne mümkün! Ne zaman unutur gibi olsam olmuyor. Unutmak istediğim şeyin tam ortasındayım...
- Züleyha, ey gafil bulutçuk dedi, güneşin zahirini örtmen onu görünmez kıldığın anlamına mı geliyor, sanıyorsun? Bir an için önünde durmuş olmakla, saltanatın hükmünü eksilttiğini mi sanıyorsun? Güneşi örttüysen eğer, şu dağları, şu suyu, şu ağaçları, şu kentin tümünü, şu çölü sonra, sonra beni, ve ey güneşi örttüğünü sanan bulutçuk, seni aydınlatan seni görünür kılan kim sanıyorsun?
- Seni anan beni de ansın. Seni hatırlayan beni hatırlamadan olmasın. Bir ''ile'' koy aramıza bizi birbirimize bağlasın.
- Öyle kaviydi ki bu düğüm bundan böyle biri "Gel!" dese öbürü anında koşacaktı. Biri "Gel!" demese öbürü çağıracaktı.
- "Bilirim ki kader yazılmış, defteri dürülmüş kaldırılmış, mürekkebi de kurumuştur. Ama her an yaratma halinde olan Sensin. Öyleyse Sen yazılmış kaderleri bile geri çevirirsin. Benim kaderim işte az önce geldi, karşıma dikildi. Çevirme benim kaderimi geri. Onu bana çok görme."
- Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim.
Ben böyle çağırmasam sen öyle gelmezdin. - Bu kadar çok hayır, diyebilmek için ne kadar büyük bir evet, demiş olmak gerekirdi.