- Bir mücadele geçmedi ki Azam'ın kalbinden. İki doğru, iki dünya, kalp ile akıl, duygu ile mantık arasında bir çıkar yol aramadı. Hangisini seçse aklının diğerinde kalacağı bir yol ayrımında bulmadı kendini. Aşkın yolu, mezhebi, meşrebi belliydi. Bıraktı kendini aşkın oluruna, ne kadarsa o kadardı.
- Üzerinde hâlâ cennet kokusu, bedeninde duru balçığın tortusu var.Damağında yasak meyvenin tadı, kalbimde o utanç, o pişmanlık var. Doğru, benim bir yarım Sen'sin, sen benim yasak meyveye uzanan elimsin. Ama halimden anlasana. Ey oğul! Sebebimi değil sonucumu okusana. Kabil yanımla yedim yasak meyveyi, Habil yanımla af diledim.Kahramanı sen olsanda hikaye benim.Evvelim sen isen de ahirim sen değilsin.
- Bir kez daha, örtün beni, dedi Havva. Cennetin bütün örtülerini örtünsem, kalbimdeki bu utancın yoksulluğuna yetmez. Bu günahı gidermez. Toprak olsam. Yok olsam. Örtünmek yetmez, gizleyin beni.
- Ey Kalplerin Tartıcısı.
Çok bunaldım senin uzaklığında.Senden habersiz, cennetten kovulmuş.
Çok yorgunum.
Bana bütün haberlerin yerini tutacak bir haber gönder. Üzerime bir iyilik ve güzellik kondur.
Avunmalığım olsun, hiç ummadığım bir sevinç nasip et.
Latifsin, lütfet. - Rabbim,dedi Adem, senden af dilemeye bildiğim kelimeler yetmiyor, bana yenilerini ver.
- Tarih ileriye doğru gitse de gördüğü sadece geçmiştir.
- Gözlerimdeki perdeyi kaldır. Bende de Süleyman ordularına yol veren karıncayı görecek bir bakış olsun.
Zor, biliyorum. Ama nasipte varsa açılır yollar. İzin ver, yolum açık olsun... - Unutmak bu lisanda kaç hecedir?
- Bütün bunları aklım almıyor ama kalbime sığıyor.
- Bir yaranın acısını unutmak için gönlünde başka bir yaranın açılmasına razı geldin. Üstelik kendini bu yaraya da koşulsuz devredemedin, sürekli hesaplar yaptın. Aşk değildi bu. Aşk olsa hesap yapacak mecali kendinde bulamazdın. Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı? Hepi topu aşk işte. Gelir, yaşanır ve günü gelince biterdi.