- DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.
Gaflet mi evveldi, isyan mı? Unutmak, ayağı kaymak mazur kılabilir miydi gerçekleşmiş gerçeği? Takdir Eden bilir. Ama Adem kendisini bildiği için sorumluluğu da kimsenin üstüne atmadı. Kabullendi, üzerine aldı.
Bana bu kelimeleri Sen verdin.
Sonra beni bu kelimelerle itham ettin.
Beni topraktan yarattın, hamuruma nefsimi kattın. Sonra beni nefesimle sınadın. Hevesli kıldın da beni, heveskarlığımı suçladın.
DİYEBİLİRDİ.AMA DEMEDİ.
Sen yarattın bizi, Sen çizdin bu kaderi.
Kaderim böyleymiş,elimden ne gelirdi?
İsyan ettimse de Sen ettirdin .
Halim buysa da sebeb-i halim Sendin. Söyle! Başka ne yapabilirdim?
DİYEBİLİRDİ. AMA DEMEDİ.
Ben kendimi o yasak ağacın altında buldum.Adını Sen sınav koydun. Düşmekten başka yolum , yasak meyvenden başka azığım yoktu bu oyunda .Bunu Sen de biliyordun.Oyunu sen kurdun . Ben sadece oyuncuydum.
Yürüdüysem de Sen değil miydin yürüten ? Öyleyse beni suçlaman neden?
DİYEBİLİRDİ.AMA DEMEDİ.
ÇÜNKÜ: Filbahar ağacının altında, büyük meleğin cümlelerini sese çevirdiği, zihnindeki Kelimeler Kitabı'nda İrade'den öteye geçmese de Kalb'e kadar gelebildiği o kendini bilme anında , içindeki Rahmani nefesin de anlamını bilmşti.
kendi içindeki ruhumdan'lığın, yani ki O değilse de O'ndanlığın bilgisine ermişti.
Bu fark edilişle, bu bilişle sorumluluğu kendi üzerine alırken, O'nun kendisine kattığı nefesin eylem gücünü de yüceltti.Bu yüceltmeyle kadrini kıymetini, oyuna rağmen oyunculuğunun sebebini hikmetini bildi.
Yine de Adem'di. ''Akletmeye'' devam etti. Hepsi de soru çekimindeydi:
O Rahmani nefesin kendisine verdiği gücün eylemiyle,eylemin gücüyle; Adem mi atmıştı adımını?
Olacak olanın olmadığı bu oluşta Rahman, kendi adımını bilir gibi mi bu adımı bilmişti?
Öyleyse kimse kimseye zorla bir şey mi yazmamış, bir şey mi çizmemişti?
Kendisine önerilen dümdüz yolda yürüyebilseydi,bütün yaşadıkalrı görülmemiş bir rüya olarak mı kalacaktı?Sadece Alim Allah'ın ilminde mi var olacaktı?
O yol ayrımında Adem biraz durmuş, beklemişti.Kendisiyle cebelleşmiş, sendelemişti.Düşmüştü sonunda, ayağı kaymıştı.Ama en fazla düşüğü anda bile özgürdü,öyleyse omu seçm,şti o mu istemişti?
Sonu yoktu düşünmenin. Sorular sel sağanak. Başını çevirdi Adem. Belli ki yasak ağacın altında ne tamamen mecburdu ne tümüyle başına buyruktu.
Boydan boya yarılmış filbahri ağacının gövdesinden geçirdi elini.
Bıraktı akletmeyi.
Alim olan O'ydu, o kendisine talim ettirilenle yetindi. - BENİ AFFET!
Rabbim, benim Rabbim.Yani kulu olduğum.
Ey gelmişin ve geleceğin Rabbi,
Ey isimlerin sahibi,
Ben ayağımın nerede sürçtüğünü,ben hatamı,ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.
Ben bir kere kabul ettim kabahatimi. Sen bir kere affet.
Tevbe bir bilinç hali. Bir ilgi eki. Ben hatamla da Senin dairendeyim. Hala Sana ait hala Seninim.
Tevbemi kabul et. Af duama icabet et.
Ey Alim Rabbim, bilinenin bilinmeyenin,bilenin bilmeyenin yaratıcısı.
Sen her şeyi bilensin. her şeyi gören ve işitensin. Benim niyetimi benden daha iyi bilirsin.
Sen ki kaderleri yazan , yazgısı içine düşmüş kalpleri okuyansın, ben ki en fazla ve sadece Sana malumum.
Mizacıma, hamuruma neler kattığını. Nedenimi nasılımı.Çamurdan bir bedenle ilahi nefes arasında durduğumu. Yaşanmış evvelim gibi yaşanmamış sonumu da Sen bilirsin.
Sen. Beni bana emanet etmiştin.
Ama ben. Emaneti koruyamadım.
Beni affet.
Ey Kelim, ey Kelimelerin Sahibi,
Yaratan'ın ismi en büyük isim.
Yaratılanda Yaratan'ın ismi.
Senin isminin hatırına.
Bana verdiğin isim aşkına . Benim adıma. Senin adına.
Sen Kendi hatırına.
Rabbim hoş gör beni,yarattığını.''Yaratanımdan ötürü'' beni bağışla
Ey alimlerin Alimi. Zamanın Sahibi.
Ey tevbekarların Tevvabı.
Sen affı seversin. Rahman ve Rahim olan adınla, gaflete merhamet edersin.
Bana verdiğin kelimlerden okuyorum ki Sen, Sen'den dönenlere bile geri dönerlerse gel, diyeceksin.
Kıyas değl ümit. Beni de affet.
Ben kendimi affetmesem bile Sen beni affet.
Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseri
Düştüm.Düşenin dostu ALLAH.Tut elimden kaldır beni.
Baki ALLAH,
Rahman ALLAH,
Sübhan ALLAH - BENİ AFFET!
Rabbim, benim Rabbim.Yani kulu olduğum.
Ey gelmişin ve geleceğin Rabbi,
Ey isimlerin sahibi,
Ben ayağımın nerede sürçtüğünü,ben hatamı,ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.
Ben bir kere kabul ettim kabahatimi. Sen bir kere affet.
Tevbe bir bilinç hali. Bir ilgi eki. Ben hatamla da Senin dairendeyim. Hala Sana ait hala Seninim.
Tevbemi kabul et. Af duama icabet et.
Ey Alim Rabbim, bilinenin bilinmeyenin,bilenin bilmeyenin yaratıcısı.
Sen her şeyi bilensin. her şeyi gören ve işitensin. Benim niyetimi benden daha iyi bilirsin.
Sen ki kaderleri yazan , yazgısı içine düşmüş kalpleri okuyansın, ben ki en fazla ve sadece Sana malumum.
Mizacıma, hamuruma neler kattığını. Nedenimi nasılımı.Çamurdan bir bedenle ilahi nefes arasında durduğumu. Yaşanmış evvelim gibi yaşanmamış sonumu da Sen bilirsin.
Sen. Beni bana emanet etmiştin.
Ama ben. Emaneti koruyamadım.
Beni affet.
Ey Kelim, ey Kelimelerin Sahibi,
Yaratan'ın ismi en büyük isim.
Yaratılanda Yaratan'ın ismi.
Senin isminin hatırına.
Bana verdiğin isim aşkına . Benim adıma. Senin adına.
Sen Kendi hatırına.
Rabbim hoş gör beni,yarattığını.''Yaratanımdan ötürü'' beni bağışla
Ey alimlerin Alimi. Zamanın Sahibi.
Ey tevbekarların Tevvabı.
Sen affı seversin. Rahman ve Rahim olan adınla, gaflete merhamet edersin.
Bana verdiğin kelimlerden okuyorum ki Sen, Sen'den dönenlere bile geri dönerlerse gel, diyeceksin.
Kıyas değl ümit. Beni de affet.
Ben kendimi affetmesem bile Sen beni affet.
Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseri
Düştüm.Düşenin dostu ALLAH.Tut elimden kaldır beni.
Baki ALLAH,
Rahman ALLAH,
Sübhan ALLAH - Sonra ansızın yerinden kaktı, dışarı fırladı. Karşısına ilk çıkan adama, hayatında bir tek kitap okuduğu bile ümit edilemeyecek bir adama, "Bayım", dedi, "Bana gösterir misiniz, kelebek bunlardan hangisidir ve hangisidir dağ lalesi olan?" Adam "ha", diye kabaca cevapladı, "şu gördüğünüz dağ lalesidir, onun üzerinden havalanan çiçek de kelebek."
- "Bizim olan bir ismi bize en az benzeyen bir manaya kaptırırken, bundan sonra hayata dair sorumluluğun sırtımıza kalacağına dair elbette bilgimiz vardı."
- "Mende Mecnun'dan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık menen Mecnun'un ancak adı var" - "Mende Mecnun'dan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık menen Mecnun'un ancak adı var" - Çünkü içinden bir cehennem geçen ve bir cehennemin içinden geçen, cehennemi anlatmayı aklına getirmez.
- Ağlarım anlatamam, hissederim söyleyemem
Dili yok kalbimin ondan bizarım
Orhan Veli kelimelerin kifayetsizliğinden müşteki olacak:
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
M. Akif Ersoy - "Bir yer var biliyorum
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım duyuyorum
Anlatamıyorum"