- ?Farz edelim ki şu anda sen cehennem gibi bir hayatın içindesin. Ama cennetteki yanın, bir perde üzerinde seyreder gibi şu an seni seyrediyordur. Bu da sen. O da sen. Sen ondan habersiz ama o senden haberdar. Bu kadar, hepsi budur.? ?Acı çekmiyor mudur?? ?Çekmiyordur. Bilen acı çekmez çünkü.? O ben?in bu ben?den haberi yoktu ama bu ben o ben?den haberdardı. Öyleyse bir yerlerde de bu ben?i seyreden başka bir ben vardı. Şu dünya alem dedikleri gölgelikte, gerçek gerçek içinde; gölge gölge üstüneydi. Her şeyin, gelip geçici bir gölge olduğuna iman etti. Haklıydı Hazret-i Mevlana, dünya bir ırmaktı, Biz bu ırmaktan dışarıdaydık aslında ve ırmağa düşen sadece gölgemizdi. Bir ırmağın üstüne düşmüş gölgeleri bir bir seçti.
- Çünkü sevdim ve ben kalbiyle yaşayanlar zümresindenim.
- Değil bir kelime, harf bile tene değebilir; onu incitebilir...
- "Lakin oruçlu olduğunu unutup suya kanmak gibi değil, kanatları olmadığını unutup da kendini uçuruma bırakmak gibi bir unutmaktı bu."
- Nisan yağmuru hep aynı kalıyor da, galiba sorulması gereken soru şu: Ben neyim? Yılan mı , istiridye mi? Nisan yağmuru yılanın ağzında zehre dönüşüyor da, istiridyenin karnında sedef oluyor. Ben neyim ben ? Cemalinin heybetinden hevesle geçmiştim de celalinin fırtınası yolumda patlayınca, dibe vurmuştum. İkisinin aynı şey olduğunu anlayamayacak, anlasam da belli ki taşıyamayacak denli hamdım ben.cemalinin yansımasını gördüğümde ?? daha yok mu ?? dediğim hikayemde celalinin yansımasını gördüğümde ancak ?? yeter ne olur ?? diyebilenlerden olduğum için kaybedenlerden olan ben.
- "Denizin kenarına kadar ayak izleri kalır da denize girdikten sonra ne iz kalır ne nişan." Böyle der Mevlana.
- O kadar kaybetmişim ki, kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların günündeyim artık.
- Ateşin tutkusu,toprağın onuru.
- Ölüm her nefiste bir kıyamettir.
- Yusuf kadar güzeldi ve masumdu.Bu yüzden onun yanında en fazla Yakub olurdum.