- Oğul dedi,edep her türlü davanın üzerindedir. Ve insan ancak dili kadar edeplidir. Bilmediği kelimeler kadar edepli bildiği kelimeler kadar da edepsizdir. İnsan olan her hesabı aşar da kendi sözcüklerinin ağırlığı altında ezilir.
- Aşk çok şeymiş ama onun da manası haline göreymiş. Aşk olsaymış kıvamı bozulmazmış.Bir kalbi buraya,kalpsizlik toprağına savurmazmış.Onunki aşk değilmiş başka bir şeymiş. Aşk değil tenmiş.
Sen değil benmiş.
Sevda değil hışımmış.Belaymış.Kerbelaymış. Ama ne ise, her şey değilmiş en fenası.Ve haklıymış Adem.Haklıymış habercilerin ilki.Bela aşktan büyükmüş. Allah hepsinden... - Günah da ah'la kafiyelidir. O da siyah'la, simsiyah'la , vah'la, eyvah'la. Lakin hepsi de Allah'la. Ah'tır kafiyelerin en güzeli.
- Yer o yer ama ne ben aynı ben'im ne sen aynı sen'sin. Üstelik sen ve ben,ben ve sen de değiliz.
- Şimdi hattat bana sevgini söyle.
Bana aşkını söyle.
Söyle ki yaradılışının özünde zaten ezeli aşk bulunan şu alemi birlikte kucaklayalım.Çünkü o,tek kişinin kucaklamasıyla yetinmeyecek kadar genis ve derin. Tek kişinin tek başına bilemeyeceği kadar karanlık ve aydınlık.
Bana sevgini söyle
Bana aşkını söyle.
Senin aşkında senin aynanda evvela kendimi göreyim.
Kendi güzelliğime hayran olayım.Ne kadar güzel yaratılmış olduğumun farkına varayım.Ben ağlayayım ve sen bana ne kadar güzel ağlıyorsun,gözyaşların ne kadar güzel,de.Bana sonsuzluğa dair bir şey söyle.
De ki varlığıma, de ki varlığına, de ki mutlak olana açılan yollarım pekişsin.De ki varlığından haberdar olayım.Güzel başını tahta bir rahleye dayayarak sen de ağla. Var olmuş olduğundan ve dahi var olmuş olacağından emin olayım.Binbir türlü çeşitlemesine dalarak alemin evvela, binbir merhalesinden,binbir vadisinden geçerek;var olmayanın,gözle görülmeyenin mutlak güzelliğinde bulalım kendimizi.
Ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim.Aynalarda görünmez olalım.
Şimdi hattat,şimdi bana aşkını söylemelisin.
Şimdi bana sevgini söylemelisin... - Bir yaz sabahına doğan ve su değdiğinde kokusunu salan kırmızı sardunya,
Ağustos göklerinde başımın üzerinden geçen bulut,
Mayıs gülü,
Işıklı Nisan yağmuru ne kadar Allah'tansa,
Mülk gibi söz ve aşk da O'ndan.. - Toprağına ayak bastığım an da hangisini edeceğimi kestiremediğim dualar vardı 'sınanmayı kaldırmayan kalbimde '.
- Sonra,güzelliğim, dedi böyle sonlu olmasaydı,onun tarafından görülmesini ve onaylanmasını böyle acıyla ve böyle cinnetle arzu etmeyecektim.Güzelliğim böyle sonlu olmasaydı,onda gerçekleşmeyecek,dahası onda sonsuzluk duygusuna böyle kuvvetle kapılmayacaktım.
- ?Bir sıkıntının geçeceğine duyulan güven, ona dayanmanın tek çaresiydi??
- ?Çalınır kapı. Ardına kadar açılır kapı. Girer içeri sessizce yolcu. Geçiyordur. Uğramıştır. Kalır.?