- Ona saatlerce içimdeki ülkeden bahsedebilseydim ve o,ışığıyla bana içimdeki ülkenin de içindeki cevher ülkeyi anlatsaydı.Ona içimdeki ülkenin aslında ödünç alınmış bütün bulutlarını ve akşamlarını gösterebilseydim ve sonra ona şimdi bana bütün bunları yorumlama ve bana gerçeği,kalıcı ve mutlak olanı aydınlığında göster diyebilseydim.ne kadar isterdim bir akşam üzeri bir müjdeci sesin kapımı çalmasını ve kocaman kuyruğundan ışıltılar saçarak gerçeği odama bırakmasını.Bunca emanetini ,bunca yangının gömleği ile sırtlandığım halde ,bütün gölgelerini olmayan gözlerimle buğular,sisler ardından gördüğümü vehmettiğim halde ,o asıl ülkeye hiç ulaşamadım.
- Seni unutmak için yaşadıklarımı, yaşadığım şeyi unutmak için de seni hatırlıyorum.
- Üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:
Bir: Kelimeler.
İki: Aşk.
Üç: Annelik duygusu.
Kelimeleri Âdem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı.
Ama aşk çok ağırdı.
İkisinin de, aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldıramayınca, bölüştüler yükü. Yarısını Âdem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı. - Böyle bir yorgunluğu ancak benzer yolları yürümüş olan anlar. Senin yorgunluğunu benim yorgunluğum, senin gördüklerini ancak benim gördüklerim siler. Gerisin geriye birlikte yürürsek eğer o yollar haritadan silinip gider. Bütün işaret taşlarını iptal edebilir, bütün güzergahları ihlâl edebiliriz. Bütün o sesleri, tatları, kokuları yok edebiliriz. İnkâr etme kalbin mucizesini, yeter ki el ver.
- Ask değildi bu ask olsa hesap yapacak mecali bulamazdın kendinde. Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı hepsi topu ask iste gelir yaşanır ve günün gelince biterdi.
- Bundan sonra beni cennetin yokluğu değil cehennemin yokluğu korkutur.
- Zehra bir bilsen unutmak bu lisanda kaç hecedir.
- Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı? Hepi topu aşk işte. Gelir, yaşanır ve günü gelince biterdi.
- Sevdim seni, seni sevdiysem, bir eşikten geçtiğimdendir. Bir kentin içine düştüğümden ve bir kenti içime düşürdüğümden. Ben ki tüm savaşlarımda hem kumandan hem neferdim. Ürkektim, delişmenliğim korkunun rengindeydi. Bu yüzden seni sevdim...
- Aşk değildi ama dostluk da değildi.Hayir hem aşk hem dostluk sınıfına da dahil değildi bu duygu.ikisinin arasında ne aşk ne de dostluk olan birşey,adı olmayan üçüncü bir duyguydu.Aşk kadar yıpratıcı bencil kaprisli ve kıskanç olmayan ama dostluk kadar da sakin akmayan,gerilimli bir ilgi.Herkes kendi hayatında ama yekdiğerinin hayatına da dahil.Görünmez bir anlaşma imzalanmıştı aralarında,hiç birşeye hiçbir isim de konmamıştı...
Çünkü anlaşma böyleydi!