- Aşk değildi bu. Aşk olsa hesap yapacak mecali kendinde bulamazdın. Bu kadar hesap yapmaya ne gerek vardı? Hepi topu aşk işte. Gelir, yaşanır ve günü gelince biterdi.
- Lakin oruçlu olduğunu unutup suya kanmak gibi değil, kanatları olmadığını unutup da kendini uçuruma bırakmak gibi bir unutmaktı.
- Demek kazılan her mezar önce mezarcısını içine alıyordu.
- Bütün ırmakların yuvalarından oynayacağı, bütün dağların yürüyeceği o günde. Kuzunun kurttan, ceylanın avcıdan, mazlumun zalimden davacı olacağı günde. Cümle ile kalp arasında da bir dava olacak. Ama kim bilebilir ki dava cümleden mi kalbe, kalpten mi cümleye açılacak..
- Camı ancak elmas keser, elması kesen de yine elmastır biliyorsun. Taş ise camı kesmiyor, kırıyor. Cam kırıkları ellerinde, ortalığı temizlemek de sana kalıyor, öyle yorgunsun.
- Belli ki unutulup da hatırlanmış bir fıtrat, bilinip de unutulmuş bir fıtrattan daha sahici oluyordu.
- Varlıklarında bunca yok iken,yokluklarında bunca var olan tanıdıklarını hatırladı teker teker.Böyle bir yığın acıyı bulup çıkardı ömründen.Bir defter de bunlarla dolu.
- Boğaz'ın gri ve soğuk suları üzerinde kanat çırpan kuşlara bakarak,hoşgeldiniz yağmur kuşları,diye mırıldandı,içimin hasretine hoşgeldiniz.
- Yalnızlığı gösterecekti hattata.Kalabalık arasındaki yalnızı.Ölümü sevebilmenin eğitimini .Izdırabı gösterecekti.Gözyaşı ve kanı.
- Benim içimde kopan fırtınalardan Puşkin'in ne haberi var?İçimizdeki denizden kaç dalga geçtiğini kim saydı?Bütün kalelerimin neden her defasında böyle savunmasız düştüğünün sebebini kim merak etti?Her çıkışımda kalelerimden ,biraz daha nasıl olup da bu kadar küçülebileceğimin nedenini kim anladı?Mutlak olanda var olmak için yaptığım her şey,yazdığım her yazı, var olmak ve toplanmak için attığım her imza biraz daha dağılmama ve küçülmeme yol açtı.Sırtımda alev gömlek,hattat içim yanıyor.